Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir derler, ajandamda sıradan bir takvim gününü planlarken bambaşka bir yol ayrımında olduğumun farkına varamamıştım.
Alıntı:
Üzerinden yatağa atıp içime girdi. "sen benimsin" deyip hızla içimde hareket ed...
Birkaç gün evde sessizce geçmişti. Ailecek vakit geçirmiş, hatta pikniğe bile gitmiştik. Karen bisiklet sürmeyi öğreniyordu, mösyö arkasından bir saniye ayrılmasa da birkaç güne kadar işi kapacak gibiydi.
Bugün avukat arayıp mahkemeye sevk edildiğini söyledi. Gerisini duymak istemedim ama Aron onu oradan çıkartmak için birkaç avukat tutmuştu. Cezasını kolayca çekmesini istemiyormuş.
"birazdan şirkete gideceğim, gelmek ister misin yönetici ile tanışırsın senin ofisin işlerini yapacak"
Birde iş vardı. Başımıza neler gelirse gelsin devam etmemiz gereken zorunluluklar. Gerçi işimi severek yapıyordum ama aronun dediklerini mantıklı gelmişti. Bu kadar ihmal etmemem lazımdı, orada çalışan insanlar vardı.
"olur biraz beklersen hazırlanırım"
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yaptım, hafif makyajla hazırdım. Aynı renk altın zincirli çantamla aşağı indim.
"ben hazırım" diye bahçeye bağırdım. Kareni öpüp dışarı çıkarken telefonla konuşan Aron arkamdan geliyordu. Adamlar ön kapıyı açtığında aronun kullanacağını anladım. Geçip emniyet kemerini taktım. O da yanıma oturdu. Beni gördüğünde öksürdü.
"simge Allah aşkına sütyenle dışarı mı çıktın, lan bunca adam var burada bu ne"
"sütyen değil o, hem kaç gündür evdeyim biraz özenmek istedim. Geçen de giymiştim hadi sür"
"katil edeceksin beni, tamam ben varken sana bakamazlar dedik de sevgilim sen de bokunu çıkardın"
"gidiyor muyuz? Bak kahve içmedik giderken alalım" dediğimde küfrederek arabayı çalıştırdı. Yolda ara ara bana baksa da hiç ona bakmadan Playlistle uğraştım. Kahveleri araçtan inmeden mithata aldırmıştı.
Şirkete girip onun odasının olduğu kata çıktık. Yasemin birkaç evrak getirmişti o onları imzalarken ben de toplantı masasının olduğu tarafa geçip babaannem ve edayla konuştum. İyi olduğuma ikna olmaları bayağı bir zamanımı almıştı.
"sevgilim, ecem hanım geliyor. Bitirdin mi konuşmanı" evet anlamında başımı sallayıp son kez maillere baktım. Telefonumu yeni almıştım. Bu kaçıncı olduğunu sayamadım ama umarım uzun süre başına bir şey gelmezdi.
Aronla koltuklara yan yana oturduğumuzda kapı çaldı. Aron gel dediğinde içeri giren kadına baktım. Crop gömlek ve kumaş şort giymişti. Topuklularla benden en az 10 cm uzun duruyordu. Güzel değil ama sexy dediğim kadınlardandı. Odaya bile kırıtarak girmişti. Gömleği zaten kısaydı, üst düğmesini iliklemediği için her şeyi ortadaydı. Kızıl saçları ve koyu makyajıyla bir antipati oluşturdu bende.
"ecem hanım, sizi eşim simge ile tanıştırmak istiyorum. Dediğim ofisin sahibi kendisidir. Ona bağlı çalışacak, yokluğunu aratmayacaksınız"
