16.bölüm

8.1K 280 4
                                    

   Günlerdir uyumamış gibi yorgundum. Gözlerim benimle açılmamak için inatlaşıyordu. Yüzüme gelen güneş ışığı rahatsız edici olmaya başladı.

Boynum ağrıyordu ama başımı düzelttim. Gözlerimi açıp etrafa baktım. Arkasında parmaklık olan bir pencere önündeydim, odada bir yatak eski bir dolap, bunlara rağmen demir bir kapı vardı. Sandalyeye oturmuştum, ellerim ayaklarım bağlıydı. İplerden kurtulup bağırmaya başladım, sandalyeden kurtulmaya çalışırken devrilip yere düştüm. Başım sert zemine çarptı ve kaşımdan yanağıma inen sıcak sıvıyı hissettim.

Bağırmaktan ve ağlamaktan yorgun düşmüştüm. Alkol yüzünden başım ağrıyor, susuzluktan kavruluyor gibi hissediyordum. Yine halsiz kalıp bilincimi kaybettim.

"ohoo sen böyle saatlerce uyuyacaksan işimiz var seninle, ben eğleniriz diyordum bir bakıcı olmadığım kaldı. Yerini mi sevdin güzellik"

Bu sesi tanıyordum. Midemi bulandıran, öldürmeyi bile göze aldığım, iğrenç herifin teki karşımdaydı. Sandalyem yerden kaldırılmış, hava da kararmıştı.

"allahın belası pislik herif, geberteceğim seni" diye bağırdım.

"cık, sen o şansını kaybettin. Fırsatın varken yapacaktın yoksa bak sıranı kaybedersin." deyip elini yanağımda sürttü. Kafamı diğer tarafa çevirmiştim ki saçlarımdan tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"aziz bırak gideyim, her yerde beni arıyorlardır. Bulursa bu sefer öldürür seni, kendim gittim kayboldum derim."

"sen beni aptal mı sanıyorsun, bunları göze almasam gelir miyim yanına. Senin yüzünden oldu her şey orospu. Sen gel kaçır demedin mi ne bekliyordun, gösterip elletmem var mı lan. Şimdi ne yapacaksın, elime düştün. Seni öyle inleteceğim, öyle mahvedeceğim ki kendin ölmeyi isteyeceksin "

"yapma, nolursun. Ben senden insanlık bekledim, kurtar dedim sen şeytanın tekiymişsin. İğreniyorum senden. Dokunursan öldürürüm seni duydun mu, öldürürüm. Yemin ederim sen ölmeden ölmem"

Kahkaha atarak elini bacağımda gezdirdi.

"şu asi hallerin beni daha çok tahrik ediyor. Lütfen devam et" dedi ve gitti.

Dışarıya bağırdım, "tuvalete gitmem lazım". Bir adam kapıyı açıp bekle dedi. Bir süre sonra geldi. Önce ayaklarımı çözdü. Kalkınca sendeledim ama toparladım kendimi. Camdan dışarı baktım, akşam olmasına rağmen hiç ışık yoktu. Demir kapıyı gıcırtıyla açıp beni bir koridora çıkardı. Duvarlar yeşil, sıvaları dökülmüştü. Evde ağır bir nem kokusu vardı.

"çabuk çık, kapıdayım" dedi. İçeri girip kapıyı kilitledim, zor durduğum için tuvalete girdim. Aynadan kendime baktım. Kaşım açılmıştı. Yüzümü yıkayıp  saçlarımı topladım. Elbisem toz içindeydi. Keşke pantolon gitseydim diye düşündüm diz üstü elbisemle kendimi rahatsız hissediyordum bu evde.

Kapı tıklatıldı, "hadi yatıya mı kaldın" diye bağırdı. Dolapları açıp içinden işe yarar Bir şeyler baktım. Pamuk, kolonya, sabunlar derken arka köşede bir jilet buldum. Alıp içinden bıçağını dikkatle çıkardım. Bir peçeteye sarıp sütyenime koydum.

Kapıyı açtım. "çıktım, sanki başka önemli işin var ne bağırıyorsun" diye ben de bağırdım.

"la havle çattık, geç." deyip kolumdan tekrar odaya sürükledi.

"ellerimi bağlamana gerek yok, baksana demir kapı, pencere de parmaklık, kaçacak yerim yok" deyip güler yüzümle açıkladım.

Bana bakıp sabır çekerek çıktı. Umarım Aron beni hemen bulurdu.

TAKINTILI  +18(tamamlandı) حيث تعيش القصص. اكتشف الآن