20.bölüm 📛

15.2K 233 14
                                    


Deniz bugün sabah uçakla dönüyordu. Ben de kahvaltıya inmiş, ata binmiştim. Kafam dağılsın diye ufak gezintiye çıktım. Aron defalarca dönmemi söylemişti ama bugünde burada kalmak istiyordum.

Beraber yemek yedik. Sabah tamirden gelen kolyemi alıp taktım. Babam hatırlamış, gözleri dolmuştu. Elim sürekli boynuma gidiyordu.

Akşam birkaç komşumuzla kalabalık bir yemek yemiştik, bir kadeh şarap içip yorgun olduğumu söyleyerek odaya çıktım. Karen uyumadan görüntülü aradım, oynadığı oyun hamurunu gösteriyordu. "simge abla ben sana bir şey söyleyeceğim ama kızma" dedi.

"söyle bir tanem neden kızayım sana" dedim ama telefonla merdivenleri çıkıyor, ekrana bakarken başım dönüyordu. Odasının kapısını kapatıp çekmeceyi açtı. Kırılan rujumu ve farımı gösteriyordu.

"elimden kaydı, özür dilerim. Babama söyleme tamam mı dünden beri çok kızgın, bana bağırdı." dedi.

"Karen özür dileme canım önemli değiller, yaşın onları kullanmak için çok küçük sadece. Baban yorgun sanırım sana kızmamıştır. Hem yarın geliyorum ben, istediğin bir şey var mı benden" dedim. Aron gerçekten şu sinirli hallerin ne olacak?

Karen eski haline dönünce telefonu tekrar Arona verip yatmaya gitti. O da bahçeye çıkmıştı.

"neden Karen e bağırdın" dedim.

"o benim kızım, bağırırım da severim de" dedi. Sanki bir avuç taş yutmuştum. Boğazım acımıştı. Yaptığını fark edince

"simge öyle demek istemedim, gerginim biraz kusura bakma. O senin de kızın, lütfen. Bağırdığım için çok pişman oldum zaten, bir de sen yapma böyle. Yoksun işler karışıyor, bugün 2.gün bitti. Özledim seni uyuyamıyorum. Sinirlenmiştim o yüzden."

"iyi geceler Aron" deyip kapattım. Aradı ama açmadım. Neden işler hep kötüye gidiyordu. Yanındayken mutlu oluyordum ama aynı zamanda beni kırıp döken sürekli mutsuz eden de oydu.

Sabah erken uyanıp herkesle vedalaştım. Havaalanına gitmiş, şimdide araçla ofise gidiyordum. İmzaları verip birkaç saat dosyalarla ilgilendim. Bugün Karen in doktor kontrolü vardı öğleden sonra hastaneye gidip gelecekti. Eve ulaştığımda kimse yoktu. Duşa girip kısa pembe askılı elbisemi giydim. Saçlarımı kurutup düzleştirdim. "simge" diyen Aron un sesine döndüm.

"banyodayım" demiştim. Gelip sıkıca sarıldı. O kadar sıkıyordu ki geri çekildim biraz. Kafasını boynuma gömüyor, defalarca öpüyordu. "çok özledim, çok, çok" deyip bütün yüzüme öpücük bırakmıştı.

"bu kadar özlediğini bilmiyordum" deyip güldüm.

"özlemden öldüm, geldin ya. Ah, seni seviyorum. Çok seviyorum" diyordu. Elleri elbisemin eteğinden tutup tek hamlede çıkardı. Sütyenim yoktu. Yarım şekilde güldü. Eli kemerine gitmişti. Ben üzerini çıkarmasını izliyordum. Pantolonunu çıkarıp gömleğinin birkaç düğmesini açtı, daha fazla dayanamayıp iki yandan tutup ayırdı. Parkeye düşen düğmelere baktım. O da bokserıyla karşımdaydı.

"seni özleyen sadece ben değilim" deyip aletini gösterdi. Şimdiden belli oluyordu. Hemen kucaklayıp yatağa yatırdı. Bacaklarımın arasına girip açlıkla dudaklarıma yapıştı. Nefes almama izin vermeden dudaklarını sürekli hareket ettiriyordu. Elim boynuna gitti. Alt dudağımı ısırınca "ah aron acıdı" dedim.

"bu ilk gün gelmediğin içindi" dedi.

Sonra aşağı inip sağ göğsümü emdi. Zevk yayılırken bir ısırık daha hissettim. Acıyla kalktım. "bu ikinci gün içindi."

"aron acıyor" dedim ama bana bakmıyordu bile. Sol göğsümü de emip ısıracağını anlayınca yataktan çıkmaya çalıştım ama başarılı olamadan tekrar ısırmıştı. Tekrar acıyla inledim.

TAKINTILI  +18(tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin