5

50.2K 4.4K 3.9K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Huh ailemiz neredeyse 20K okunmaya ulaşmak üzere, çok ama çok teşekkür ederim şans veren, okuma fırsatı sunan her birinize minnettarım. Sizi çok seviyorummm<3

Bölümü yazarken gözlerim dolu dolu yazdım, ah umarım seversiniz... Bu kurgunun yeri ben de ciddi anlamda çok ayrı. Bol bol oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

O sırada keskin rüzgarla birlikte saçlarım ansızın uçarak yüzüm açıldığında gözleri doğrudan açılan yüzümü taradı.

"Bakma bakma bakma çirki-çirkinim." Panik içinde söylenerek ellerimi yüzüme siper ederek kapattım ve yattığım yerde oturur pozisyona geçtiğim gibi ondan uzaklaşacak şekilde popomun üstünde kaydım.

Yüzümü saliselikte olsa gördüğü için midesinin bulanmasını ve çekip gitmesini bekledim. Tıpkı diğerleri gibi benden tiksinmesini ve kötü sözler söylemesini bekledim. Ama o bunu yapmak yerine parmak uçlarıyla nazikçe parmak boğumlarımı okşadığında vücudum şokla sarsıldı. Kalbim her bir uzvumda atacak kadar hiddetlendi.

"Hayır, sen çok güzelsin." diye fısıldadığında, çenem kaskatı kesildi. Sözleri beynimde çalkalanırken, hayatım boyunca ilk kez duyduğum bu kelimeleri hazmetmeye, sindirmeye çalıştım. İdrak etmekte ciddi anlamda güçlük yaşıyordum.

Kalbim göğüs kafesime sığamayacak hale gelirken, hıçkırarak başımı iki yana salladım. Çirkindim ben, güzel falan değildim. Beni kandırıyordu. Herkes benden tiksiniyordu, herkes beni dışlıyordu.

Ellerimi yüzümden indirsem de önüme eğdiğim başımı kaldırmadım. Yüzümdeki ellerimi geri indirince onun parmak boğumlarımı narince okşayan parmakları da havada kaldı.

Bana söylememiş olma ihtimali dank etti sonra aklıma. Tabii ya, başka birine söylemiş olmalıydı. Saçlarımın arasından puslu görüş alanımla etrafıma bakındım çekinceyle.

Bakışlarım etrafı kolaçan ettiğinde bahçede bizden başka kimse kalmadığını ve bahçenin bomboş olduğunu gördüm. Bana mı söylemişti yani? Çok güzelsin diye gerçekten de bana mı söylemişti?

Başımı beynimi kemiren endişeli düşüncelerim ve sorularım eşliğinde, karmaşa içerisinde iki yana salladım, bana acıyor olmalıydı. Çöplerin içerisindeydim, leş gibiydim. Kaldı ki normalde de güzel değildim. Kesinlikle bana acıyordu. Onu dünden sonra bir daha göremem zannetmiştim ama o okulumdaydı, neden buradaydı veya ne için gelmişti zerre fikrim yoktu. Ama onu bir kez daha gördüğüme içten içe sevinsem dahi, bu sözleriyle müthiş bir çıkmaza girmiştim.

Dün benim doğum günümü kutlarken yanımda kalmak istemesi ve doğum günü hediyesi almak istemesi de bu yüzdendi, değil mi? Kesinlikle bana acımıştı, benim bu hallerim onun yüreğini sızlatmıştı. Bu yüzden yardım etmeye çalışıyordu.

"Jungkook, hadi kalk seni evine bırakayım. Hatta istersen sana yeni kıyafetler alalım önce, hem şapkanı da kesmişler, şapka da alalım sana. Şöyle en bol olanından, gözünün önünü göremeyeceğin türde siyah bir şapka..."

"Acıma bana." diye fısıldadığımda çenesi kaskatı kesildi. "Ne? Hayır bu nereden çıktı? Sana acıdığımı nereden çıkarttın? Sadece yardım etmek istiyorum-"

Tek kelime etmeden zeminden destek alarak kendimi ayağa çektiğim gibi doğrulduğumda sözleri havada asılıkaldı. Ona arkamı dönüp ayaklarıma çarpan boş kovaları tekmeleyip koşar adımlarla okul binasına yöneldim.

"Jungkook, bekle!" Arkamdan seslense de ağlayarak, durmadan, beklemeden uzaklaşmaya devam ederken, "Ben güzel değilim, sen de yalancısın. Ve bana acıyorsun..." diye fısıldadım kendi kendime.

MAFIA IN DANGEROUS • TAEKOOKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें