11

48.7K 4K 4.1K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Huh hâlen daha 10. bölümü okumayanlar var bu beni acucuk üzdü. Bir önceki bölüme oranla bu bölümü biraz daha uzun tutmaya çabaladım elimden geldiğince. Bir önceki bölümün kısalığının telafisi için. 1800 kelimelik bölüm oldu, en uzun bölüm olduuu, çünkü ailemiz 50K okunmaya ulaştıı. Ehehe buna özel olarak bir tık daha uzun tutmaya çabaladım. Çok mutlu oldum cidden, 50K için çok teşekkür ederim. Şans veren, destek çıkan her birinize minnettarım, yorum yapan oy veren parmacıklarınızdan öperim. Sizi çok seviyorum <3

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Keşke şu eşsiz güzelliğini bir de benim gözlerimden görebilseydin yakamoz güzelim..." diye hırıltılı bir sesle, homurdandığında gözlerimi kırpıştırarak ona aval aval baktım.

Bu... Bu çok ağırdı. Tanrım bu sözler. Bu kelimeler... Hayatımda ilk kez duyduğum bu sözler bana söyleniyordu... Gerçekten gözlerime baka baka söylemişti. Ve bakışlarındaki o ciddiyet nefesimi tekletmişti.

"İşte o zaman anlardın benim gözlerimdeki seni nasıl gördüğümü yakamoz güzelim." dediğinde sözleri yüreğime bir bir işleyip içimi yakıp kavurdu. Nabzım öyle yükseldi ki, çarpıntıdan ölecekmiş gibi hissettim. Tanrım... Gerçekten de beni çirkin görmüyor muydu? Çirkin değil miydim sahiden de...

"Asıl güzelliğini görmeni sağlayacağım. Sana kendi güzelliğini göstereceğim ve kendi benliğinin farkına varmana yardım edeceğim."

Sanki düşüncelerimi yüzümden okumuş gibi, bu sözleri sarf ettiğinde tırnaklarımı bacaklarıma saplayıp soluklandım. Göğüs kafesim ortadan ikiye yarılacakmış gibi şiddetle ağrımaya başladı. Kaygılarım daima ataktaydı ve bana nefes aldırmıyordu.

"Sana ayna olacağım Jungkook, kendi güzelliğini gösteren aynan olacağım." diye eklediğinde nefesim tekledi. Mideme yumruk yemişim gibi titredim. Kaslarım kendimi sıkmaktan sızlıyor, eklemlerim uyuşmaya başlıyordu.

Ah kalbim çok hırçın çarpıyordu, göğüs kafesimi öylesine zorlayacak şekilde baskı yaratmaya başlamıştı ki, neredeyse ağzımdan fırlayıp çıkacaktı.

O böyle konuştukça kaygılarım bir buz kütlesi gibi bedenime çöreklenip kalıyor, beni ele geçiriyordu.

Kalbimin bu şiddetli çarpışları kulaklarımda gümbürderken, onun da bu hiddetli sesi duyduğuna endişe etmeye başlamıştım.

"Ben... Ben git-gitmeliyim." diye fısıldayıp tırnaklarımı bacaklarıma saplamaya son verdiğim gibi muzlu sütümü aldım. Burada daha fazla onunla kalmamalıydım. Onun bu söylediklerini biraz daha dinlemeye devam edersem kaygılarım beni boğacaktı...

Ayağa kalkmak için diğer elimi betona yaslayacağım sırada bileğimden yakalayarak beni durdurdu. "Çok konuştuğum için kaçıyorsun, değil mi? Susarsam kalır mısın benimle birlikte?" diye sorduğunda çenem kaskatı kesildi.Ağzım dilim damağım bir çöl misali kurumuştu.

Bakışlarım bileğimi tutan uzun ince kemikli parmaklarından yükselerek yüzüne tırmandı. Gözlerimin önüne dökülen saçlarımın arasından kaygı dolu gözlerle ona baktım.

Kalmak istiyordum, ama kaygılarım gitmem için haykırıyor beni bunaltıyordu. Beni durdurunca gerçekten gitmemi istemediği gerçeğiyle çalkalandı içim.

Ona bir cevap vermesem de, betonu tutan elimi yavaşça kucağıma doğru koyduğumda parmakları bileğimi serbest bıraktı.

Ardından uzanıp diğer elimdeki muzlu sütümü aldı ve pipetin paketini açarak kutu muzlu sütü düşürmemin etkisiyle neredeyse patlayacakmış gibi yamulmuş kutusu uzun parmakları arasında kayboldu.

MAFIA IN DANGEROUS • TAEKOOKWhere stories live. Discover now