9

44.5K 4.1K 5.5K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Bugün 2. bölümle işte geldim buradayım ehehe :D Paylaştığım duyuruda en çok Mid'e iki bölüm gelmesi istenmişti, söz verdiğim gibi ilk bölümün arkasından ikinci bölümü de yazıp tamamladığım gibi paylaşıyorum. Lütfen 8. bölümü okumadan 9'a geçmeyin ve 8'e oy vermeyi de unutmayııın <33

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Lütfen yine gel... Uzak durmanı istesem bile yine bana gel..." diye fısıldadım kendi kendime. Bunu onun yüzüne bakarak söylemek o kadar içtenlikle istesem de ne cesaretim ne de özgüvenim vardı... Üstelik Mandy yanımızdayken bunu asla yapamazdım, asla...

"Ya hey, ismini söylemek bu kadar zor muydu? Bir bekleseydin?"

" Bir şeyler ikram edebilirdim sana, eve gelmek istemez misin?" Mandy'nin bu yakınırcasına bağırışlarıyla birlikte yavaşça arkamı dönüp kapı eşiğine baktığımda Taehyung'un uzaklaşıyor olduğunu gördüm. Gidiyordu. Arkasından ona seslenen Mandy'i umursamıyordu, duymazdan geliyordu.

Mandy amcama rağmen Taehyung'a yılışmıştı, ama Taehyung onu görmezden ve duymazdan gelmişti.

"Sikeyim çok yakışıklı!" diye söylenerek kapıyı gürültüyle çarptığı gibi bana döndüğünde Mandy ile göz göze geldik. Yakalandığım için zangır zangır titredim.

"Kimdi bu yakışıklı ve senin gibi bok çuvalıyla ne işi vardı?!" Ellerini göğsünde birleştirerek topuklarını yere vura vura yanıma geldiğinde sertçe yutkundum. Gözlerindeki o küçümseyici ve şüpheci bakış beni bulunduğum yere çivilemeye yetecek kadar yoğun ve keskindi.

"Bu koku da ne? Leş gibi kokuyorsun! Pislik seni! Bu yakışıklı adam senin bu leş kokuna nasıl dayandı?!"

Pis değildim ben. Onlar kadar pis olamayacağımı söylemişti bana. Hem de pis koksam da sarılmıştı bana... Tiksinmemişti benden. İlk kez birisi yüzümü gördüğü halde benden tiksinmemişti.

Ona yüzümü açıp gösterdiğimde öylesine korkmuştum ki... Herkes gibi o da benden nefret edecek, tiksinecek ve uzak duracak diye çok korkmuştum, ama o gitmemişti. Beni bırakıp gitmesini beklemiştim, yanımda kalmaktan vazgeçmesini ve bana gerçekten çirkin olduğumu söylemesini beklemiştim. Ama o her şeyi görmesine rağmen güzel olduğumu belirtmeye devam etmişti. Benden uzak durmasını söylememe rağmen peşimden gelmiş, yanımda kalmayı seçmişti.

Beni merak etmişti, hayatımda ilk kez biri eve sağ sağlim dönüp dönmediğimi merak etmişti... Hiç kimsenin umrunda dahi olmadığım, varlığım ile yokluğumun bir olduğu bu dünyada, ilk kez birisi eve sapasağlam vardığıma emin olabilmek için beni kontrol etmişti...

Bu his o kadar güzeldi ki. Tanrım, birinin benim için endişelenmesi tepetaklak olmamı sağlayacak, bocalamama sebebiyet verecek kadar güzel bir histi. Ve bir o kadar da garipsediğim, yadırgadığım bir histi.

Hayatımdaki tüm ilkleri sadece ismini bildiğim erkeğin bana yaşatıyor olması kalbime çok ağır geliyordu. Alışkın olmadığım için kaldıramıyordum, çok yorgundum... Ruhum pas tutmuştu, kalbim yosun bağlamıştı, benliğim katrana bulanmıştı...

Mandy, "Sana diyorum pislik!" diye çığırarak, düşüncelerimi bıçak gibi bölüp başımı dürtüklediğinde boş bulunduğum için irkilerek bir adım geriledim. Geriye doğru kayan başımı önüme indirip gözlerine bakmaktan kaçındım.

Taehyung pis olmadığımı söylemişti. Sesi zihnimde tekrar ederken tıkalı burnuma rağmen derin nefes almaya çabaladım. Vücuduma çarpan cesaret kırıntıları, kayıplara karışıp kaygılarımın denizinde boğulmadan taşlaşan dudaklarımı konuşmak adına aralamayı başardım.

MAFIA IN DANGEROUS • TAEKOOKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz