36

34.6K 2.8K 2.5K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Hıağğğ nihayet yazabildim bölümü yahu. Bir ilhamsızlık vardı, bir türlü yazamadım şu bölümü :')

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Araca binmeyi Taehyung ile aşmaya başlamıştım. Ama hep kontrollü ve yavaş sürüyorlardı ve dahası yolculuğu Taehyung'un kucağında geçiriyordum. Ama şimdi o yoktu... Ben yalnızdım. Yapayalnızdım...

Başımı avuçlarımın arasına alıp kıvrıldığım koltukta zangır zangır titrerken, çaresizce fısıldadım. "Ç-çok ko-korkuyorum Ta-Taehyung..."

En büyük travmamla karşı karşıyaydım ve elimden hiç bir şey gelmiyordu. Taehyung'um yanımda değildi ve hiç tanımadığım, ilk kez gördüğüm üç adamın aracındaydım. Baş başa kaldığım kaygılarım tüm iç organlarımı asit gibi eritmek istercesine kavuruyordu, içim kavruluyordu.

Baştan tırnağa kaskatı kesilmişti vücut uzuvlarım. Kalp krizinden ölüp gidecek gibi hissediyor, buz gibi soğuk terler döküyordum. Bedenimi uzandığım yolcu koltuğuna mühürlemiş gibi kaskatı sıkıyordum. Araç hızını arttırdıkça kalbim çok çarpmaktan duracakmış gibi baskı hissediyordum. Şimdi Taehyung yanımda olsaydı, kendimi sıkmamamı söyler, gevşememi sağlamaya çalışırdı...

Gözlerimi kapatıp Taehyung'un yanımda olduğunu düşünmeye, hissetmeye çalıştım. Ama beyin fonksiyonlarımı yitiriyormuşum gibi tepeme çöküp kalan büyük bir baskı vardı. Beynimi duman almıştı, içimse yangın yeriydi.

"Lüt-lütfen." dedim titrek bir sesle, çaresizliğimin son demlerinde yalvarırcasına. Sesim fısıltıdan öteye tırmanamadı, aracın gazına basıp yüklenilmesi sebebiyle motorun sesinden beni duymadılar bile... Ve benimse, kendimi duyurabilecek gücüm yoktu. Araç hızlandıkça her geçen saniye var olan gücüm, müthiş bir hızla bedenimden emilip alınıyordu.

Titreyen vücudum usulca uyuşmaya başlamıştı. Mideme giren sancı baskısını mümkünmüş gibi çoğaltırken, inleyerek titreyen ve terleyen parmaklarımı kırmayı amaçlıyormuş, kapı kulpunu sökmek istiyormuş gibi sıkıca tutunup asıldım. Kafatasım ve göğüs kafesim baskıdan dolayı ortadan ikiye çatlayacakmış gibi hissettiriyordu.

Daralıyordum. Görünmez bir ip boynuma dolanmış ve beni boğuyordu sanki. Ciddi anlamda sıkışmaya başlamıştım. Aldığım nefesler yeterli gelmiyordu, solunumum gittikçe kontrolsüzleşiyordu.

Kaygılarım dört bir yandan bu anı kolluyormuş gibi saldırıya geçmişti. Korkularım, travmam, Taehyung'suzluk beni içten içe bitiriyordu şimdi. Çaresizdim... Çaresizlik tepeme çöreklenip kalmıştı.

Göğsüm sızlayarak şiddetle şişiyor ve iniyordu, o kadar hızlı nefes almama rağmen boğuluyormuş gibi hissediyordum. Oksijen yeterli değildi. Kalbim, vücut uzuvlarımın her bir noktasında çarpıyordu sanki. Çarpıntıdan bayılacaktım. Deli gibi terliyordum.

Koltukta iki büklüm olan bedenimi güç bela oynatacak cesareti bulup camı açmak için çabaladım ama, onu da başaramadım. Kapılar kilitli olduğu için düğmeyi koparmak istercesine bassam bile cam açılmadı. Hüsranla terleyen avuçlarım camda parmak izlerimi bırakırken, elimin ayasını aşağıya doğru sürükleyerek kapı kulpuna yeniden asıldım. Sanki bu kapı kulpunu bu şekilde sıkı tutarsam beni koruyacakmış gibi...

"Öle-öleceğim." dedim hıçkırıklarımın arasından, neredeyse fısıldayarak, tüm umudumu yitirmiş bir şekilde. Sesim çıkmıyordu. "Ö-öleceğim..." Yanaklarımı yakarak soğuk terlerime karışan gözyaşlarım nefeslerimi derinden kesiyordu.

MAFIA IN DANGEROUS • TAEKOOKWhere stories live. Discover now