3. Bölüm

7.2K 391 26
                                    

İyi okumalar;

Nenem mutfakta hazırlık yaparken oturma odasının yerini son kez silmeye başladım. Bir yandan da radyo çalarımdan çalan şarkıya eşlik ediyordum.

Tumay Hanım eşyalarını toplamaları için hastanede bizden ayrılmışlardı. Evi bulabilmeleri içinse telefonum olmadığından Melih Bey'in telefonunu alıp adresi yazmıştım ama dikkat ettiğim şey ise kapak fotoğrafıydı.

Fotoğrafta bir genç, çocuk ve bebek vardı. Bebek kundaklıydı 10'lu yaşlarda olan çocuğun kucağında duruyordu. Genç olan ise bebeğe bir şey olmasın diye arkasından bebeğe sarılmış gülümseyerek poz veriyordu.

Benim aklıma düşen şey ise o bebeğin öldü dedikleri kız kardeşinin olmasıydı. O gencin kim olduğunu mesela merak etmiştim. Belkide onlarla büyüseydim o kişiyi tanıyacaktım.

Aklımda gezinen düşünceleri kovup viledayı banyoya götürüp döktüm. Nenemin verdiği işlerin hepsini yaptığım için nefesimi serbest bir şekilde verdim.

Mutfağa girdiğimde nenemin fırından yeni çıkardığı belli olan poğaçaların kokusu gelmişti burnuma. Hızla masanın üzerinde duran peçetelikten peçete alıp bir tane poğaçaya sardım. "Kız şunların üzerine yeme! Geç masaya otur."

"Onların üzerine yemiyorum nene." Beni takmamasına göz devirip ikincisini de mideye indirdim.

"Hadi git üzerini değiştir. Bende şuraları toplayıp üzerimi değiştiririm." Kafamla onaylayınca arkasını dönerek bulaşıkları yıkamaya başladı.

Kendimi odama attığım gibi üstümdeki yer yer ıslanmış olan kıyafetleri çıkarıp odamdaki kapalı sepete attım. Yarım kollu çiçekli boyu dizlerime gelen bir elbise giymiş, saçlarımı da iki taraftan örüp yukardan taç şeklinde yaptım.

Gözlerim çalışma masamın bir kenarında duran birkaç makyaj malzemesine gitmişti ama bundan direkt vazgeçerek kendimi odadan dışarı attım.

Ellerimi yıkayıp mutfağa geçtiğimde nenemin bulaşıkları bitirdiğini görmüştüm. Zaten gün boyu evde olmadığımızdan çokta bir kap çıkmamıştı.

Ben masayı kurarken kapının çalınmasıyla bir anlık duraksamıştım. Sakin olmalısın Güz, sakin.

Hızla kapıya giderken ayaklarımdaki pofuduk terliklerimin parkede çıkardığı sesler bile değişik gelmişti o an. Derin bir nefes alarak kapıyı açmamla karşımda gözüken Tumay Hanım'a gülümsedim. "Merhaba Güz."

Yüzündeki gülümseme insanın içindeki huzuru büyüten cinstendi. Annemin gülümsemesi...

"Merhaba Tumay Hanım." Yüzündeki ifadeyi hiç bozmasada gözlerindeki kederi saklayamamıştı. Sanırsam 'Hanım' demem biraz ağır olmuştu ve kalbimin üstüne ağırlık konulmuş gibi hissettirmişti.

"Güz çekil kapının önündende içeri geçelim." Dedemin sesiyle kendime gelirken hızla kapıyı tamamiyle açtım. "İçeri gelin lütfen."

Eski ahşaptan olan partmantodan terlik çıkarıp yere koyarken kapı yolunda Melih ve Turgut Beyler ellerindeki valizleriyle gözükmüştü. Buraya doğru gelirken arkalarında kalan dedem ise bahçe kapısını kapatıyordu.

"Hoşgeldiniz." Nenemin arkamdan gelen sesiyle daha çok kenara sindim.

"Hoşbulduk Ayşe Abla. Çok sağolun bizi evinize kabul ettiğiniz için." Nenem ve Tumay Hanım konuşarak içeri giderken arkalarından bakakalmıştım. Ee daha gelen vardı?

Kapıdan iki elinde küçük valizlerle giren Melih Bey ile yaslandığım duvardan diklendim. "Hoşgeldiniz."

Sesim kısık çıksada duyduğunu hızla kaldırdığı başından anlamıştım. Işıldayan gözleri yüzümün her noktasında gezinmiş en sonunda ise gamzelerini gösterecek kadar gülümsemişti.

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now