13.Bölüm

4.7K 363 14
                                    

Hepinize iyi günler dilerim.

Buraya pek fazla bir şey yazmayacağım sanırsam. Sizi direkt bölüme göndereyim.

Yorum yapmak isteyenler yapabilir. Yıldıza basmayı unutmayalım.

Medya: Güz

Sizlere iyi okumalar;

Yürüme yolunun üstünde attığımız adımlarla yerdeki topraklar kalkarken çoktan güneşin battığı gecenin doğması ile karanlığın verdiği sessizlikle derin bir nefes daha çektim içime. Etrafı ağaçlıkla kaplı, topraklı bir yolda yürüyorduk babamla.

Toprak yolunun kenarlarında dikilen lambalar sayesinde etraf aydınlıktı. Etraftan cırcır böceklerinin sesleri duyuluyordu ve çiftlik evinin sınırlarından çıkmamıştık sanırsam. "Sana baktığımda seni beklediğimiz günleri hatırlıyorum Güz'üm."

Babamın sesiyle kafamı yasladığım kolundan çekerek ona doğru dönmüştüm. Yüzündeki düşüncelerinden dolayı olduğunu düşündüğüm bir buruk gülümseme vardı. "Bana anlatabilme şansın var mı?"

Sesimi duyar duymaz o daldığı yerden çıktığı gibi eşsiz gülümsemeyle bana dönmüştü. "Tabi ki anlatırım kızım. Sen yeter ki iste."

Anlatmasını beklerken bizi biraz daha ilerleterek ağaçların arasından çıkarmıştı. Karşılaştığım şeyle heyecanlanmıştım. İçinde atların olduğunu bildiğim büyük bir ahırın önündeki alanın en uç kısmındaydık.

"Heyecanlandın sanırsam ama bunu Gurur abinle yapsan daha iyi olur. O daha bilgili bu alanda." Dediklerinin ardından ise atların sürüldüğı alanın yanında kalan üstü kapalı büyük bir oturma grubuna ilerleyerek koltuğa kurulmuştuk.

"2005 yılına gireceğimiz gün, yılbaşı günü. Sen daha görmedin ama İstanbul'daki evimizde aile arasında bir olmak istedik. Yalçın abin o sene 17 yaşındaydı işte. Melih 12, Maral 10 diğerleri zaten hepten küçüktü daha ilkokula gidiyorlardı. Gurur daha bir yaşında bile değildi. O gece annen ile ben kardeşlerin eğlensin diye türlü türlü oyun oynamıştık. Bir ara Mediha ablan ile Emir abin noel baba olmam için kostüm bile almışlardı da paçayı zor kurtarmıştım." Kıkırdamamı tutamazken abim ve ablamın büyüdükçe hiç değişmediğini fark etmiştim. "Kim giydi peki kostümü?"

"Melih abin. Çatık kaşlarıyla somurtkan yüzüyle giymişti ki onun ertesi günü bile hatırladığı an ortalığı yaygaraya vermişti. Zaten beş dakika geçmeden de değiştirmişti." Anlatacağı konuyu hatırlamışçasına duraksamıştı. "Aslında yılbaşı gecesi eğlence, birlik beraberlik olsun diye bütün aile buraya gelir burada geçirirdik o zamanı ama o yıl annen istememişti. O bir ay içinde annen çok kötüleşmişti. Vitaminler filan almaya başlamıştı. Uçağı ya da arabayı kaldıramaz hadi onları kaldırsa çocuklar var diyerek hiç zorlamadım anneni zaten o da ısrar etmişti evde kalalım diye. Hiç düşünmemiştim bir evladım olacağını. Annen bazenleri işinin peşinden koşturduğu zamanlar kendisine pek vakit ayıramadığı için kötüleşirdi. Ondan sebep saydım."

Yüzündeki gülümseme içimi ısıtırken yan bir şekilde oturduğum koltuğun başına başımı yaslayarak babamı seyretmeye devam ettim. "O gün annen hiç yapmadığımız bir şeyi yaparak saniyeleri saymamızı istedi. Saniyeler dilimizden dökülüp bittiğinde yeni yıla girdiğimiz günün ilk dakikasında annen hamileyim diyerek bağırmasıyla duraksamıştım. Kavrayamadım. Bir tane daha evladım olacaktı ama hiç öncesinde düşünmemiştim. Şoku ilk atlatan Maral ablan olmuştu. Dediği şeyse 'bu sefer düzgün bir kardeşim olacak' olmasıydı."

GÜZ'ÜN UMUDUOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz