28.Bölüm

1.5K 163 37
                                    

Herkese merhabalar efenim.

Bölüm biraz geç geldi çünkü yazmayı istediğim şekilde bitirebilmek istedim. Hatta istediğim yerde bitmedi ama bu sefer sizi çok bekletmiş olurum diye yazamadım ve diğer bölüme kaldı. Biraz kaos var diyeyim...

2024 sınav öğrencisi olarak çalışma temposunu oturtmaya çalışıyorum ve bir haftadır neredeyse yemek ve uyku hariç zamanım masa başında geçiyor. Sadece sabahları yazabiliyorum. İnşallah kısa sürede tempoyu tutturabilir ve burayı daha düzenli kullanmaya geçebilirim.

Yorumları okumak çok zevkli ve bu yüzden sizleri yorumlara bekliyorum.

Oy kullanmayı da unutmayalım.

Bölüm şarkıları;
Company - Justin Bieber
PS5 - Alan Walker, Salem Ilese ve TXT
LO$ER=LO♡ER - TXT

이길 수 없던, fightin', bleedin', losin', 이젠 지쳤어
가질 수 없다면 I fuckin' keep it low
Crying, crying, crying 이젠 집어쳐
Love you, love you, love you
No matter what I do

(Kazanamadım, dövüşemedim, kanamadım, kaybedemedim ve şimdi bundan bıktım.
Eğer alamazsam, alçaktan tutarım.
Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum, unut gitsin artık.
Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum
Ne yaparsam yapayım...)

Sizlere iyi okumalar;

Karşımda izlediğim çizgi filme odaklanmışken üstümdeki ağırlığı bile unutmuştum. Eve dönüşümüzün üzerinden bir buçuk saat geçmişti. Eve geldiğimde aşırı derecede yorulduğumu hissediyordumki rahat bir şeyler giyerek uzanmamla yorgunluğum buhar olup uçmuştu. Enver ile birlikte dakikalar öncesinde televizyonun karşısına uzanarak çizgi film izlemeye başlamıştık. Amcamlarla halamlar kendi evlerine geçtiği için kızlar yoktu. Herkes de odasına çekilmişti. Ben ise Enver'in uyumasını, Burçin'in gelmesini bekliyordum.

"Annecim bir şeyler istiyor musunuz?" Annemin sesiyle başımı geri atarak bakmaya çalışmıştım ama görememiştim. Enver'den gelen homurdanmayla eski halime aldım. Göğsümü yatak niyetine kullanıyordu ve bence şuan ondan rahatı başka kimsede yoktu.

"Yok anne, restorantta yemeği çok kaçırdım. Şimdi yersem, Burçin'le yiyemem." Annem beni onaylayarak mutfağa gittiğini terlik seslerinden anlarken tekrardan çizgi filme döndüm. Akşam yemeğini annemin restorantında yemiştik ve açıkçası daha önce bu kadar şey yediğimi bile hatırlamıyordum.

"Al bakalım oğluşum." Gözümün önünden geçen biberondaki süt ile bakışlarım Enver'e döndü. Annemin uzattığı sütü tek eliyle tutarak içerken diğer eli hala belimdeydi. "Uyku sersemiyken biberonla içmesine izin veriyoruz. Çoğu zaman emzik ile uyur. Bırakması için her yolu denesemde pek bir fayda etmedi."

Koltuğun üzerinde duran kıyafetleri katlarken bakışları benim üzerimdeydi. "Hastalığıda etken olabilir. Şahsen bizim orada mahallede bir çocuk vardı. 7 yaşına kadar biberonu bırakamamıştı. Sonradan hikaye anlatmışlardı da çocuk biberonu ellemeyi bırak görmeyi bile istememişti."

Söylediklerime gülerken aklıma dedem ve nenem gelmişti. Aşırı derece çok özlemiştim onları. Bütün yaptığım yaramazlıklar direkt onlara haber gelirdi. Dedem her şeyi önceden öğrenir beni nenemin azabından korumak için elinden geleni ardına koymazdı. Daha sonra nenem ikimize birden kızardı. Ve şahsen tek başına azar yemektense dedemle azar yemek daha çekilirdi.

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now