15. Bölüm

4.4K 335 16
                                    

Herkese merhaba.

Biliyorum bu ara çok bekletiyorum ama okulda günlerdir iki sınav olmayı bekliyorum ve hep ertelendiği için sürekli çalışıyorum.

Ayrı olarak hepinizin bildiğiniz üzere haftaya sınavlar var. Ve bu sınavlardan yüksek almak zorundayım. Bu yüzden de pek buraya vakit ayıramıyorum. Şu iki haftanın çabucak geçmesi ve buraya daha çok zaman ayırabilmek dileğiyle diyorum ve sizi bölüme gönderiyorum.

Yıldıza basmayı unutmayın.

Hepinizi iyi okumalar;


Ellerim ile oynamaya başlarken stresten kendimi uzak tutmaya çalışıyordum. Arabanın arka camından dışarı bakarken arada sırada önde konuşan ablamları dinliyordum ama bu bile beni kendime getiremiyordu.

Gün doğmadan yola çıkarak İstanbul'a geçicektik ve bunun içinde uçak kullanacaktık ama bu beni korkutuyordu. Son olan olaydan sonra bir daha binmek istemiyordum ama sesimi de çıkartmadım. Sonuçta kaç saat yolu kim çekecekti.

Aklıma gelen babaannem ve dedemle yüzümdeki gülümsemeyi engelleyemedim. Yola çıkmadan önce bol bol sarılmışlardı ve sık sık gelmemi istemişlerdi. Zaten onlarda kısa bir süreliğine de olsa yanımıza gelerek benimle vakit geçireceklermiş.

Yanımda oturan Doğa, Çisem ve Burçin ile arka tarafa sığışmıştık. Aslında Nihal halam -Çisem'in annesi- Çisem'in bir gün içinde iki kez uçak yolculuğu yapmasını istememişti ama Çisem bizden ayrılmak istemediğini anlatan bir sahne hazırlamasıyla halamı bıktırmıştı.

"Siz iki küçük sıçan neden geliyorsunuz bizimle?" Mediha ablam arkasını dönerek ortada oturan ikiliye baksa da ikiside takmayarak arabanın içini inceliyordular.

"Hey bu arabaya kaçıncı binişiniz hiç inceliyor gibi bakmayın. Zaten inceleye inceleye araba bırakmadınız." Doğa hiç takmayarak benim olduğum taraftaki cama dönerken Çisem koltukta öne kayarak iki koltuğun arasından kafasını uzattı.

"Of Mediha abla. Sanki bilmiyorsun durumu. Sevmiyorum işte büyüklerin ortamı. Hepsi biz gençlerin söylediklerini tersine çıkartmak için uğraşıyorlar sanki. Hem ben üçüncü ekürümü bulmuşum bırakırmıyım hiç?" Söylediklerine Mediha abla katılarak baş sallasada Maral ablamın koluna vurmasıyla önüne dönmüştü.

"Doğa ve Çisem, sizden tek istediğim şu zamanlarda pek olaylara girişmeyin tamam mı ablam. Bakın her adımınız geleceğinizi belirler sizde buna göre davranın." Maral ablanın söyledikleriyle Çisem oflayarak geriye yaslanırken bu seferde Doğa hızla öne atılmıştı.

"Neden hep biz? Burada Burçin'de var ama onu hiç katmıyorsunuz. Biz mi hep olayların başını çekiyoruz?" Doğa'nın söylediklerinin ardından Burçin oynadığı oyunu umursamadan eliyle Doğa'nın başına vurdu.

"Burçin'in ne zararı var Allah aşkına. Kız telefonuyla oyun oynuyor sadece." Mediha ablanın dediklerine hak versemde öyle olmadığını sezmiştim. Bakışlarım Diğer camın kenarında oturan Burçin'e kayarken sırıtan bir yüz görmekle pekte yanılmamıştım.

"Anladım ben biz çok göze batmışız ki hep bizi görüyorsunuz ama sizde haklısınız o kadar ışığımız var ki göze batıyoruz." Doğa saçlarını savurarak geri yaslanırken yüzümü döven saçlarına ters ters bakış atarak cama döndüm.

İhtiyacım olan şey kesinlikle bir tuval ve boyalarımdı. Neredeyse 1 haftadır elime almadığım fırçanın eksikliğini hissediyordum. Beni sakinleştiren ve huzurlu hissettiren şeyden uzak olmam beni daha çok sarsmıştı sanırsam.

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now