25.Bölüm

1.8K 180 15
                                    

Merhaba herkese

25 bölümü geri bıraktık. Bundan sonrası artık daha hızlı işleneceği için heyecanlıyım.

Bölümler biraz değil baya geç yüklüyorum ama elimden anca bu kadarı geliyor. Bunu için affınıza sığınmak istiyorum.

Az yazıpta nasıl bu kadar geç yükleyebiliyorsun diyebilirsiniz. Bazen bende diyorum. Sorun şu ki beni bu hikayenin önüne oturturup yazmak çok zor. Aslında kafamda her şey hazır. Hazır olmasa bile o anda parmaklarımdan illaki bir şey çıkıyor ama çok çabuk sıkılan insan olduğum için bir şeyin başında oturamıyorum.

Yinede okumanız ve yorum yapmanız için benim için çok önemli.

Sonda bir soru sordum, onu cevaplamayı oy ve yorum yapmayı unutmayın.

Sizleri seviyorum.

Bölüm sonu °;°

Sizlere iyi okumalar;

Uzaktan geldiğini düşündüğüm ama kulağımın içinde çalan telefonumla birlikte kalkarken yanımdan homurdanma sesleri geliyordu. Birbirine tutkalla yapıştığına emin olduğum kirpiklerimi zorla açarken güne böyle başlamak ilk dakikadan yorucu olacağını belli etmişti.

İki gündür peşimi bırakmayan Evren dünde yanıma gelmiş bilmiş bilmiş konuşarak yanımda yatması için ikna çabalarına girmişti. Doğrusu biraz kanmadım değil ama bunu ilk baştan kabul edeceğim için daha çok şirin hareketlerini izlemek istemiştim.

Yatağımın altından gelen telefonla yerimden diklenmiştim. Günlerden pazardı ve kızlarla dışarı çıkacaktık. Geceden beri gruptan konuşarak parti için ne almalıyız hakkında konuşmuşlardı. Bir ara kızlar grubuna yazacaklardı ama abimlerin duymasından ve karışmalarından dolayı vazgeçmişlerdi. Aslında ben direkt kardeşler grubuna atardım. Karışçaklarını da pek sanmıyordum.

Abimlerin kıyafetlerime karışınca gelen pişmanlık hissi...

Ekranda gördüğüm görüntülü aramayla kaşlarım çatılmıştı. Aynı evin içinde değil miydik? "Merhaba canım kardeşimmm."

Doğa'nın görüntüsü ve sesi aynanda bana ulaşırken kendimi tekrardan geriye bırakmak zorunda kalmıştım. "Siz nereye gidiyorsunuz?" Ekranda Çisem ve Doğa vardı. Arabanın içindelerdi ve Çisem arabayı kullanıyordu yanında oturan Doğa ise kamerayı tutuyordu. Bunlar ne ara kalkmışlardı da yola çıkmış bir yere gidiyorlardı? Daha güneş yeni doğmuştu.

"Çisem'in evine gidiyoruz bebeğim. Evden okulla bir şey alması gerekiyor, o yüzden. Eee evleri okula ters kalıyor. Bizde dedik ki sabah kalkalım gidip alıp gelelim. Sonrasında buraya gelmekle uğraşmayız diye. Hem kahvaltıyı dışarıda yapacağız. Bir iki saate gelmiş oluruz." Doğa'nın konuşması hala devam ederken yataktan kalkarak sürgülü camdan balkona çıkmış, balkonumda bulunan sallanan tekli koltuğa oturmuştum.

Hava daha yeni yeni açılırken hafiften esiyordu. Açık olan bacaklarıma vuran rüzgar ile serinliyordum. "Babam bizi kahvaltısız salmaz."

"Dayım kahvaltıyı değilde daha çok saati sorun eder. 'Bu kadar erken saatte neden çıkıyorsunuz? Başınıza güneş geçecek.'" Babamın ses tonunda konuşan Çisem'e herkesin uyuduğunu bilmesem koca bir kahkaha atardım.

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now