4. Bölüm

6.6K 349 14
                                    

İyi okumalar;

Elimdeki fırçayı geri çekerken tabloya daha dikkatli bakmaya başladım. Daha tam bitmemişti ve tabloda bu yüzden neyi yapmaya çalıştığım belli olmuyordu.

Dudaklarım büzülürken ellerimdeki palet ve fırçayı küçük resim sehpama bırakıp kulağımdaki kulaklığı çıkardım.

Akşam yemeğinden sonra olan olayla birlikte hızla odama girmiş ve kendimi buraya kapatmıştım. Oturma odasında ne konuştuklarını bilmiyordum. Ve gitmeye de çekiniyordum.

Oflayarak yerimden kalkıp üstümdeki önlüğü çıkardım. Ellerimdeki boyaları kenardaki ıslak mendille silip çöp kutusuna attım.

Yavaş adımlarla kapıya ilerleyip odadan çıktım. Oturma odasına geldiğimde herkesin başı bana dönmüştü. Nenem ve dedem ikili koltukta otururken diğerinde ise Turgut Bey'le Tumay Hanım oturuyordu. Bana arkası dönük olan tekli koltukta ise Melih abi oturuyordu.

Yavaş adımlarla dedem ve ninemin yanına ilerlerken belimden çekilmemle ufak bir çığlık atmıştım. Herkesin bana bakması beni dahada utandırmıştı.

Yüzyüze kaldığım Melih abiyle dikkatle bakmaya başladım. Şuan onun kucağındqa oturuyordum ve bu beni rahatsız etmişti biraz. Kalkmam için hareketlenicekken daha sıkı tutmasıyla kalkamamıştım.

"Ne diye yanından kaçtın abinin bakıyım?" Melih abi kaşlarını çatıp kızarak sorsada gözlerindeki parıltılar gülmemi sağlamıştı.

"Beni dinlemezsen bende kaçarım." Dik başlılığıma karşı alnını hafifçe alnıma vurarak yasladı.

"Demek kaçarsın, kimden kaçıyorsun kızım sen? Abinim ben senin abin!" Geri çekilip yüzüne baktım. Şuan ciddi ciddi kızıyordu sanırsam. İroni yapmıştım aslında...

"Gerçekten de dediğin gibi hödük bir beysin." Ağzımın içinde mırıldansamda karşımdaki kişinin bir asker olduğunu unutmuştum.

Kaşları havaya kalkmış bana bakarken utanarak başımı omzuna gömdüm. Güldüğünü hareket eden göğsünden anlarken içimden kendi kendime göz devirdim.

"Demek bu saatlerde resim köşesine çekiliyorsunuz Ressam Hanım." Sonda kullandığı hitap kalbimin atışını artırırken hemen diklenip yüzüne baktım. "Sana gösteriyim mi yaptığım resimleri?"

Dilini damağına vurarak cıklamasıyla kalbim kırılmıştı. Neden bakmıyordu ki? Güzel yapamayacağımı mı düşünüyordu?

"Öyle üzgün üzgün bakma bana. Akşam akşam yaptığın resimlere bakıp geçmek istemiyorum. Sabah sen tablolarını güzelce dizersin ve birlikte inceleriz olur mu?" Dediği şeyle kocaman gülümsemeye başladım. Ne kadar kendine 'kaba' desede çok pokçik bir kalbi vardı. En azından bana karşı...

"Eee bizi unuttun kızım. Bize göstermeyip sadece abine mi göstereceksin?" Turgut Bey'in konuşmasıyla hızla arkamı döndüm. Hepsinin yüzündeki gülümseme beni mutlu etmişti.

"Ne diye kardeşimle olan planımıza girmeye çalışıyorsun baba?" Melih abinin dediği şeyle ağzım açık bir şekilde ona döndüm.

"Ne kadar ayıp! Hiç yakıştıramadım." Turgut Bey'in üzgün sesiyle kaşlarım çatılmıştı. Ne diye adamı terslemişti ki. Benim kendimce yaptığım resimler yüzünden ne diye birbirlerini üzüyorlardı!

"Niye öyle diyorsun Melih abi. Adamı benim kendimce yaptığım şey için üzmeye gerek varmıydı!" Sinirle söylediğim sözlerle Melih abinin de kaşları çatılmıştı. Hızla babasına dönmesiyle bende döndüm.

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now