27.Bölüm

1.4K 159 5
                                    

Yeni bir bölümle hepinize merhabalar...

Nasılsınız?

Ben nasılım? Süperim.

Haftalar çok çabuk geçiyor ve biraz bu duruma sinirleniyorum açıkçası.

Ders çalışmalısın diye kendime tekrar ediyorum ve buradan ayrılıyorum. Şahsen burada oturmaya devam edeceğim yoksa.

Bu sıcaklık halis mi? Ben şahsen dondurma gibi hissediyorum kendimi. Camlar açık olunca bile sıcak lodoslar esiyor.

Hadi sizi daha fazla buralarda tutmayayım.

Aklım ve zikrimdekileri kendime saklayarak sizi bölüme uğurlayayım.

Bölüme oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Haberiniz ola.

Sizlere iyi okumalar;

Karşımdaki abimlere bakarken koltuğun içinde neredeyse koybolacak şekilde oturan Evren'e göz devirdim. Dakikalar öncesinde asansörden inerken savaş alanı olan yer hala aynı olsada etraftaki sesler kesilmişti. Şahsen hepsine sinirliymiş gibi davranarak kızmak aşırı derece de hoşuma gitmişti. İlk alana girer girmez hepsinin yüz ifadesi, annesine yakalanan küçük bir çocuğun şeklini almış olması ise oyuna devam etmeme teşvik etmişti.

Arkamda ayakta dikilmiş olan Burçin'in gülme sesleri geldikçe benimde gülme isteğim artıyordu. Ama şuan önemli bir iş üzerindeydim. Abimleri azarlamak...

"Buranın ne halde olduğunu birisi açıklayabilir mi?" Bakışlarım el kaldıran küçük sarı sıçanı es geçerek yanyana oturmuş dörtlüye kaymıştı. Bakışlarımı hisseden Emir abim ellerini iki yana açmasıyla göz düşürerek diğerine dönmüştüm. Yüzünden, görünüşünden haberi yoktu, olsaydı dediğimi anlardı. Saçı başı dağılmış, üstündeki kıyafetleri kırışmış, yüzü zaten kızarıklıktan morarmaya yüz tutmuştu. Birde ben ne yaptım ki havasındaydı!

Gurur ilk geldiğim halinden yüz seksen derece farklıydı. Evren'in; Emir abimi kovalamasına otuz iki diş gülerken şimdi suspus olmuş, efendi çocuğu oynuyordu. Yermi Anadolu çocuğu! Göz göze gelmemizle ise hafif bir tebessüm ederek dizlerinin önünde birleştirdiği elleriyle oynadı. Sanki kendisine kız istemeye gitmiştik. Tövbe tövbe...

Yiğit abimi es geçerek, oyunumun en zevkli kısmı olan Melih abime gelmişti. Şimdi karşımda otuupta küçük bir çocuktan farksız olan adam mı askerdi? Şimdiki halini, kavgaya ayıracak yerine girmeyi tercih ettigini görmesem inanmazdım. O gün gözümdende kaçmamıştı bir yumrukla adamı yere serdiği. "Melih abi sen başlamak ister misin?"

"Beni niye es geçiyorsun ki? Benimde söz hakkım var." Evren'i herkes duysada kimse ses etmemiş ve konuşmaya devam etmiştim. "Emir abi? Gurur? Şirkete siber saldırı değilde daha çok bomba ile savaş başlatılmış gibi he? Ne de olsa içinizde iki saldırıdanda anlayan var." Burçin tekrardan gülerken arkamı dönerek gözlerimi belerttim. Biraz sakin dursa sonunda ikimizde bolbol kahkaha atacaktık. "Biriniz cevap vericek mi?"

"Ben!" Evren yüksek sesle bir anda bağırmasıyla hepimizin korkutuğundan emin olarak ona döndüm.

"Sen konuşma yer elması! Bütün iş zaten senin yüzünden oldu." Emir abimin ona konuşmasıyla oturduğu yerde dikleşen Evren'e döndüm. "Benim yüzümden mi? Asıl her şey senin yüzünden oldu. Saçımı çeken sendin!"

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now