12.Bölüm

4.7K 368 26
                                    

Herkese merhabalar...

Bölüm geç geldi farkındayım ama haftaya okul nöbetçiliği ile başlamak ve o gün uykulu olmam beni oldukça yordu. İki gündür kendime gelmeye çalışıyordum. Bölüm geç geldiği için sizden özür dilerim...

Bu arada önceki bölümde bir soru sormuştum ve bu konu hakkında yorum yapanlar için teşekkür ederim. Sonuç ise İstanbul'a bir kaç bölüm içinde geçilecek ve olaylar o şehirde ilerlemeye başlayacak.

Bölümün çoğu üçüncü kişi tarafından anlatılmış durumunda. Beğinirseniz bazı bölümler böyle yayımlarım.

Yorum yapmak isteyen yapabilir ama yıldıza basmayı unutmayalım.

Sizlere iyi okumalar

YAZARDAN

Bütün Bozkurt erkek torunları duyduğu şeyle ayağa kalkarken sandalyelerin çekilme ve düşme sesleriyle etraftaki herkesin dikkatini çekmişti. Güz abilerinin ve kuzenlerinin birden ayağa kalkmasıyla tedirgin olurken kendisini engelleyemeden ayağa kalkmıştı.

"Ben yanlış duydum bence. Sen daha demin dediğini şimdi yüzüme karşı söyle bakayim." Emir duyduğu şeylerle içindeki kıskançlığa engel olamazken her zaman olduğu gibi sinirliyken olan gülümsemesini yüzünde oluşmuştu.

Daha kendisi bakmaya kıyamadığı kardeşine başka birinin abilerinin yanında hadi onu geçti böyle alenen bir şeymiş gibi konuşması deli damarına basmıştı.

"He Emir kardeşuma katılayrum. Söyle bakalum yizumuze karşi." Doğa'nın ikinci abisi Kubat, daha doğrusu deli Kubat.

Emir'in sağına geçmiş kız kardeşine laf söyleyen çocuğa bakarken gözleri tek bir saniye bile ayrılmıyor hatta alnındaki damarları dıştan bile belli olacak kıvama geliyordu.

Melih, kucağındaki Enver'i eliyle yanına çağırdığı korumaya verirken içeri götürmesini istemişti. Hatta küçük çocukların arka bahçeye geçirmelerini de. Ne de olsa küçüklere örnek olmak lazımdı.

Gözleri kardeşinin karşısında horoz gibi diklenmeye devam eden çocuğa bakarken yavaş adımlarla sakinliğini koruyarak yanlarına yaklaşmıştı. Bumu gören Yalçın'da her ne kadar çocuğun dövmek istese de Güz'ün karşısında kötü abi rolüne girmek istemiyordu. Bu yüzden de kardeşlerini durdurabilmek için onların yanına geçti.

Hala gözlerini Güz'den alamayan çocuk kızı kapatacak şekilde önüne dizilen abileriyle karşısında duran Emir'e bakmaya başladı. "Aşık olunacak kadar güzel olduğunu söyledim."

Güz duyduğu şeylerle gözlerini sonuna kadar açarken bunu abilerinin karşısında söyleyebilecek kadar cesareti nereden bulduğunu merak etmişti. Karşısında neredeyse 20 kişinin boğa gibi kızardığını varsayarsak kendisinin şuanda tüyeceğini düşünmüştü.

"Mediha al Güz'ü içeri gir." Yalçın, kardeşinin tedirgin olduğunu fark ederken bugün içinde yaşadığı şeyler ile kötü bir şey olacağı düşüncesi kol geziyordu kafasında.

Mediha abisinin söyledikleriyle kardeşine dönse de kafasını iki yana sallayan kardeşleriyle gülerek sandalyenin üzerine çıktı. Çitlediği çekirdeklerin kabuklarını ise masanın üzerine atmaya devam ediyordu. "Hiç o topa giremem abicim. Kavga benim en büyük hobim."

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now