6.Bölüm

5.9K 339 9
                                    

İyi okumalar;

Arabanın durmasıyla kemeri çözerek camdan dışarı baktım. Yaz olduğu için kalabalık normal zamandan daha fazlaydı. Bakışlarım abime dönerken onunda koltukların arasından cüzdanı ve telefonunu aldığını gördüm.

"Hazır mısın çılgın bir güne?" Bakışları bana dönerken kaşlarını havaya kaldırmış şaşkın bir şekilde bakıyordu. Onun şaşkın haline gülerek arabadan indim.

Güneş yüzüme doğru vururken evden almadığım gözlüğüme sövüp öne doğru yürüdüm. Melih abi arabayı kilitleyerek yanıma gelmesiyle Kordon'da yürümeye başladık.

"Aslında buraya gün batımında gelmek daha güzel oluyor. Ben daha çok ilham almak için yeni yerleri geziyorum, gezdiğim yerleride çiziyorum. Gün batımının olduğu bir tablo yapmıştım." Abim ellerini cebine atmış yürürken koluna girerek yanında eşlik etmeye başladım.

"Bana tablolarını gösterecektin."

"Eee gezmeye çıkalım diye teklif ettin." Aslında ben gezelim diye tutturmuştum ama olsun o fikri aklıma sokmuştu. Gülmesinden benim düşündüğümü düşündüğünü anlamıştım.

"Tabiki de ben teklif ettim. Bu güzeller güzeliyle gezmekten onur duyarım." Bakışlarım denize dönerken yanaklarımın yanmaya başlamasıyla yanaklarıma hava yapmak için kendimi zor tuttum.

"Bana göstereceksin ama değil mi?" Hızla başımı sallayarak ona döndüm.

"Elbette göstereceğim. Unutmadım yani bu sabah unutmuştum ama şimdi aklıma geldiği için unutmam." Cümlemi bitirir bitirmez yaklaşmaya başladığımız Saat Kulesini görmemle ciddileşerek kolundan çıktım.

"Normalde Atatürk Meydanı olan ama herkesin Konak Meydanı diye bildiği bu meydanda bulunuyor Saat Kulesi. Bu kule İzmir'in sembolüdür. 1901 yılında, Sultan Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılı şerefine Sadrazam Küçük Said Paşa tarafından yaptırılmış. Zarif görünümüyle Meydanı bir inci gibi süslüyor. Hatta Gürcüler çok beğendikleri için bir kopyasını Batum'a dikmişler. Benim öğrendiğim kadarıyla yapımı esnasında ilk başta Paşa'ya üzerindeki zarif taş işçiliği için uygun olan taşın Hindistan'dan getirilmesi gerektiği söyleniyor. Fakat bir taş ustasının Denizli'de bulunan taş cinsinin yumuşak olduğunu ve kolay işlenebileceğini söylemesi üzerine, yapımında kullanılacak taşlar Denizli Sarayköy'den trenle Alsancak'a getiriliyor. Kulenin saati de İmparator 2. Wilhelm'in İzmir'e hediyesi." Saat Kulesini göstererek abime anlattıklarım bittiğinde ona döndüm.

"Bugün bana sanırsam rehberlik edeceksin."

"Yani elimden geldiğince sana bildiklerimi anlatacağım. Hadi gel yakından bakalım." Elimle tek elini tutarak çekiştirmeye başladım. Bana ayak uydurarak peşimden gelirken kulenin önüne gelmiştik.

"Güzel işlenmiş." Bakışlarım hala üzerindeyken başka bir şey söylemesini dahada bekliyordum. Bu kadar mıydı söylecekleri? Bunu bebekte söylerdi.

"İfadeni çok güzel belli ettin abi. Tebrik ediyorum." Alaylı çıkan sesimle bana dönerken kaşları çatılmıştı. Ellerimle alkış tutmama bakarken şaşkınlığı dahada artmıştı.

"Ne dememi bekliyorsunuz hanımefendi? Övgüler bende buraya kadar. Yani bir yapıta ne diyebilirim?" Kafamı iki yana sallayarak yürümeye başladım.

"Güz Güzelim nereye abini bırakıp gidiyorsun?" Hiç takmadan yürümeye devam ederken bir yandan da etraftaki insanları izlemeye devam ediyordum.

"Kızım beni duymuyor musun? Güz hemen olduğun yerde dur!" Sert çıkan sesiyle yutkunurken ayaklarım yere çivilenmişti bile. Arkamdaki sert adım sesleri artarken abimin önüme geçmesiyle yüzüne bakmaya başladım.

GÜZ'ÜN UMUDUWhere stories live. Discover now