23.Bölüm

2.3K 235 15
                                    

Herkese merhabalar...

İnşallah iyisinizdir.

Ben çok iyiyim.

Hafta sonu sınava girecek olan kişilere şimdiden güzel geçmesi dileğiyle. Bu bir adım daha hayata bir adım ve bu adımı hepinizin güzel bir şekilde atacağından eminim. Kendinize güvenin ve başarın.

Yaparsınız zaten siz ben inanıyorum size...

Bölümü size hızlı bir şekilde uğurlamak istiyorum. Biliyorum ki sizi biraz beklettim.


Sizlere iyi okumalar;

Kapıda duran abimin nefes nefese Maral ablaya seslenmesiyle birlikte oturduğum yerde diklenmiştim. Yüzündeki telaş içime karabasan gibi çökerken aklıma gelenlerle hızla ayağa kalkmıştım. Saatler geçmişti ve ben Yiğit abimi unutmuştum. "Ne oluyor Gurur?"

"Babam gidiyor. Sen yukarı çıktıktan sonra çalışma odasına girdi. Dedemle konuştular. Atalay abiye emir verdi ardından. Adamları toplatıyor." Dedikleriyle olduğum yerde dona kalırken hiçkimseyi beklemeden odadan çıktım.

Ben uyurken neler olup bitmişti kim bilir. Merdivenleri seri adımlarla inerken arkamda duyduğum adım seslerinden diğerlerinde arkamdan geldiğini anlamıştım. Merdivenlerin karşısında kalan kapının açık olmasından dışarıda olacağını düşünerek koşarak ilerledim.

Ayağımda ayakkabı olmasını umursamadan kendimi dışarı attım. Bir sürü araba su havuzunun etrafında hazır bir şekilde dururken Melih ve Yalçın abim en baştaki arabanın kaputuna yaslanmış bir şekilde Atalay abimle konuşuyordu. "Abi!"

Bana dönmeleri seslenmemle bir olurken hızla üçlük merdiveni inerek yanlarına koştum. "Güz ne oldu güzelim?" Melih abinin iki üç adım atarak belimden tutmasıyla başımı kaldırarak yüzünü izlemeye bakmıştım. "Babam nerede? Yiğit abim? Ne yapacaksınız?"

Belimdeki elinin kasılmasıyla birlikte gözlerini kaçırırken elimle elini tutarak bana bakması için çektim. Bu kadar adam buradaysa hala gitmemiş olmalılardı. Melih abime bakmayı bırakıp eve doğru koşacaktım ki abimin belimdeki eliyle beni engellemesi bir olmuştu. "Dur dur dur güzelim. Abisinin bebeği sakin ol. Babam içeride Yiğitle birlikte. Sen şimdi bana dön bakayım."

Eve gitmek istesemde belimdeki eli sayesinde beni kendine çevirmişti. Yanımıza gelen Yalçın abiyi de bu saniyelerde fark etmiştim. "Abim bi' sakin olsan da konuşsak ya. Hem ayağında ayakkabı bile yok. Neden bu kadar acele ettin?"

"Babam adamları toplattırmış gidiyormuş. Ben uyuduktan sonra ne oldu bilmiyorum ama hiçte iyi şeyler olmamış gibi. Ne oldu? Babam nereye gidiyor? Ne yapacak?"

"Güzelim..." Melih abimin belimdeki elleriyle beni kucaklamasıyla arabanın kaportasının üstüne oturtması bir olurken abimlerle boyumuz neredeyse eşitlenmişti. "Sakin ol. Bir şey olduğu yok. Babamla birlikte bir yere kadar gidip geleceğiz. Sorun yok."

Beni bildiğin çocuk yerine koyuyorlardı yaa. Sanki ne olduğunu anlamayacakmışım gibi. "O zaman ne diye adamları yanınızda götürüyorsunuz? Hem yanınızda neden bu kadar adam var yaa? Ben çocuk değilim." Melih abimin Yalçın abiye dönmesiyle ikisinin arasındaki bakışmayı başka zaman görsem gülebilirdim ama şuan başka bir önemli konu vardı.

Yalçın abimin, Melih abiyi kısık sesle bir şeyler söyleyerek önümden itmesiyle kendisi önüme geçmişti. "Güz'üm bir şey olduğu filan yok. Endişe ederek kendini yoruyorsun. Bak kendine bir şey olacak. Korkacak hiçbir şey yok." Yanaklarıma yasladığı avuçlarının arasından başımı sallayarak kurtarırken kaşlarımın çatılmasını engelleyememiştim. "Ben Evren değilim. Anca ona böyle açıklamalar yaparsınız. Bana ne olup bittiğini açıklayın."

GÜZ'ÜN UMUDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin