30.Bölüm

1.3K 155 12
                                    

Yeni bölümle herkese merhabalar.

Yeni bir döneme giriyorum. Okullar açıldı artık. Nasıl hissediyorsunuz?

Sizlere bölüme direkt yollamak zorundayım. Herkese iyi günler dilerim.

Sizlere iyi okumalar;

Duyduğum seslerle gözlerim aralanırken kendime gelmeye çalışıyordum. Birkaç saattir bir koltuğun üstünde küçülerek uyumaktan her tarafım ağrımıştı. "Ne oluyor ya?"

"Kalkmalısın baban geliyor. Daha doğrusu bir büyük topluluk geliyor. Avukat gelse bile yetecek konumda bu ne çocuk sevgisi..." Sarp'ın söylemleriyle gözlerimi açtım. İlk başta ki pusulu gören bakışım kaybolduğunda karşımdaki koltukta birbirine sarılı bir şekilde duran Doğa ve Burçin ile karşılaştım. İkisininde gözlerinin kapalılığından uyuduklarını anlamıştım, zaten benden önce uyuya kalmışlardı.

"Nolur gelenlerin arasında dayım olmasın nolur?" Sarp'ın laflarıyla uykum dahada açıldı. Bir uyutmamıştı zaten. Omzuna yasladığım başımı kaldırdım. "Tan, belanı bul inşallah. Şükür ki babam yurt dışında."

"Off Sarp. Bir uyutmadın. Uyutmayacaksan neden yanıma oturdun ki?" Bana doğru başını hızlı çevirmesinden dolayı ilk başta çekinmiştim. Kesin makyajım akmıştı, kötü görünüyordum ve ben aynaya bile bakmamıştım. "Biraz sakin ol. Bizim suçumuz filan yok."

"Sonunda, susturan biri. Allah'ıma şükürler olsun." Karşımdaki koltuğun yanında ayakta duvara yaslanmış olan Tan'a kısık bir bakış attım. Yüzünde çok fazla bir yara yoktu ama elleri için aynı şeyi söyleyemecektim. Polislerin mekana gelmesinden sonra kavgayla alakalı olan bütün herkesi karokola getirmişlerdi. Bizde mecbur gelmiştik. İki tarafında birbirinden şikayetçi olmasıyla saatlerdir burada duruyorduk ve en son bir saat önce ailelere haber verilmişti.

"Vallaha benimkiler gelmeyecek, çünkü sizden faydalanacağım." Manas geriye doğru yaslanırken elleri başının arkasına koymuştu. Yüzündeki rahat ifadenin bu yüzden olmalıydı.

"Şerefsiz iki, yok sana benden bir şey. Kavgayı çıkarandan iste sen yardımını." Sarp'ın neden bu kadar celallendiğini hala anlamıyordum.

"E oğlum bende kimseyi çağırmadım. Sen çağırdın diye. Bizi burada bırakamazsın." Tan olduğu yerde diklenirken bu hallerine güldüm.

"Biraz sussanız ya." Nisan'ın söylediğini sadece biz duymuştuk. Konuşan üçlüde bunu hiç takmamıştı. Kafasına aldığını darbeden dolayı sesi kaldıramıyordu. En ağır darbeyi o almıştı çünkü ilk baştan beri Tan'ın yanında olan oydu.

"Ohh şimdi keyiflendim. İkinize de yardım etmeyeceğim." Arkasına yaslanırken bayık bir bakış attım.

"Ben size yardım ederim şimdi ikinizde susun." İkisinin bakışları bana dönerken Sarp'a döndüm. Yüzündeki sırıtma gitmişti. Tekrardan somurtkan bir ifadeye dönmüştü ve bu sefer bana bakıyordu. Kafamı salladım.

"Neden zevkimi elimden alıyorsun?" Omuz silkerek geriye yaslandım. Uykum vardı ve şuan yatağımda mışıl mışıl uyuyor olmalıydım. Sarp'ın hala baktığını fark etmemle ona döndüm. Küçük çocuk gibi kaşlarını çatmıştı. Bu haline sırıtmaya başladım. "Çok kötü kalplisiniz hanımefendi."

Önüne dönerek kollarını göğsünde topladı. Kaşının üstündeki küçük yaraya giden eliyle canının acıdığını anladım. Yaradan akan kanı hala yüzündeydi. "Tabi efenim, ben kötüyüm." Yüzüne doğru alayla söylenmemle olduğu yerde donmuştu. Elimi yaraya uzatarak kafasını biraz eğmesini sağladım. Küçükte olsa biraz derin gibiydi. Bu işlerden pekte anlamıyordum.

GÜZ'ÜN UMUDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin