Hafızasını kaybetmiş bir halde baş düşmanının evinde esir olarak uyanan Meira, geçmişte işlediği affedilemez bir günâhın bedelini ödüyor olduğunu öğrenir.
Meira uyandığında ona söylediği ilk sözü "Biz düşmanız" olan adamın, bir zamanlar gözlerinin...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
○●
Bölüm Dört
Wicked - Miki Ratsula
ℒ
Hayatım tam olarak hangi noktada böyle bir yıkıma evrildi?
Bir kopma noktası olmalıydı. Onu gördüğüm ya da onun beni gördüğü, gözüne kestirdiği ve işler yolunda gitmediğinde de intikam motivasyonuyla hayatımı cehenneme çevirme serüvenini başlattığı bir dönüm noktası olmalıydı. Eğer geriye gidebilseydim her şeyin yokuşa sürüklenmeye başladığı ana dönüp hayat damarlarıma zehirli bir parazit gibi yapışan ve benimle beraber çevremdeki herkesi ölüme sürükleyen bu adamdan hiç tereddüt etmeden kurtulurdum. Tek düşünebildiğim buydu.
Zamanında onun radarına girmenin böylesi bir sonucu olacağını nereden bilebilirdim ki? Şimdi bu büyük hatam, bütün hayatıma mal olmuştu ve kaybettiklerim, telafi edemeyeceğim kadar muazzamdı. Bu yıkımdan çıkarabileceğim tek kişi ise bendim. Hayatta kalmaktan ve bu delilikten kurtulmaktan başka bir ödülüm yoktu, gerisi ise en baştan yeni bir hayat inşa etmekti.
Ama önce felaketim olan bu adamdan kurtulmalıyım.
Sonunda herhangi bir gücü elimde bulundurmuş olmanın hazzıyla titreyen ellerim arasında zor tuttuğum silahın namlusunu, karşımda dikilen adama doğrultmuştum. Her an ateş etmeye hazır bir şekilde tetikteydim. Önce onu halletmeliydim. Hayatımdaki en büyük problemi, en dişli düşmanımı, kahrolasıca şeytanımı halletmeliydim elbette!
Fakat o resmen onu vurmam için bekledi ve o bekledikçe ben daha çok bekledim. Belki de niyetimi küçümsüyor ve tetiği çekemeyeceğimi düşündüğü için telaşa kapılmıyordu. Ona kendisinden ne denli nefret ettiğimi ve bu uğurda bir insanı öldürebilecek seviyeye kadar ileriye gidebileceğimi göstermek amacıyla kararlı bir duruşla, "Vururum!" dedim.
Hiç tereddüt etmeden, duraksamadan sakin bir şekilde, "Biliyorum," dedi.
Bu rahat tepkiyi huzursuz gözlerle takip ederken onun bir kör ya da hiç değilse canını hiçe sayan bir budala olduğunu düşündüm. "Gerçekten!" dedim bütün samimiyetimle. "Ciddiyim bak, vururum."
Başını yavaşça salladı. "Biliyorum, Meira," dedi yeniden ve tehlikeli bir imayla parıldayan karanlık bakışları baştan aşağıya titreyen bedenimi taradı. "İlk seferin değil ne de olsa."
Birden duyduğum şeyle beraber donakaldım ve birkaç dakika boyunca kendi içimle derin, kaotik bir sohbete, çekişmeye daldım. Beni kandırmaya, kendisini acındırmaya, beni kötü bir yere koymaya ve kötü kadın imajı yaratmaya çalıştığını da gerçekten söylediği şeyi yapmış olabileceğimi de düşündüm. Şaşkınlığımı olabildiğince yansıtmamaya çalışsam da bende bunun ne denli büyük bir şok etkisi yarattığının elbette farkındaydı. Yüzünden, beni ifşa ettiğinin düşüncesiyle aldığı keyfi okuyabiliyordum.