Hafızasını kaybetmiş bir halde baş düşmanının evinde esir olarak uyanan Meira, geçmişte işlediği affedilemez bir günâhın bedelini ödüyor olduğunu öğrenir.
Meira uyandığında ona söylediği ilk cümlesi "biz düşmanız" olan adamın, bir zamanlar gözlerin...
Uyarı: Bazı siyasi, dini görüş, kurum ve kuruluşlar referans olarak verilse de hepsi kurgu dahilindedir ve herhangi bir kişisellikten uzaktır.
Not: Meira'nın gördüğü anılar, sanrılar/kabuslar, burada aktardığım kadar stabil ve anlaşılabilir değil onun aklında. Çok daha karmaşık, silik, düzensiz, çalkantılı ve kendisine geldiğinde de bütün detayları hatırlayabilmesi güç.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölüm Yirmi Altı "Sıcak Soğuk"
Meira Shavit
Günümüz
ℒ
Sarı, loş bir mum ışığı, çiçek desenli duvar kağıdında, cilalı ahşap parkelerde ve porselen takımının parlak yüzeyinde yansıyor.
Küçük bir yemek salonu, ortada bir yemek masası, çevresinde kıdemli askerler, kapıda tıraşlı kısacık saçlarıyla nöbet tutan, ciddi görünümlü bir subay ve...
Meira.
Henüz 13-14 yaşlarında, al yanaklı bir kız çocuğu.
Orada ne işi var?
Bütün ilgisi, duvarlardaki önemli görünümlü ciddi adamların tablolarında ve daha önce hiç karşılaşmadığı, hiçbir türlü de bir anlam veremediği ilginç sembollerdeki bayraklarda.
Masanın dört tarafı da askerlerle dolu. Bir akşam yemeği veriliyor ve kaba, çirkin bir dilde anlaşıyorlar.
''Siz Klaus'un yeğeni olmalısınız,'' diyen kalın bir sesle irkilecek gibi oluyor kız çocuğu, yeşil bakışlarını karşısında oturan adama çeviriyor.
Generalin üzerinde siyah bir asker üniforması, kolunda yine aklını karıştıran bir arma, göğsünde ise mum ışığının görkemini göz alarak vurguladığı onlarca nişan ve madalya.
''Amcanız sizi çok övüyor küçük hanım,'' derken kaskatı çenesi şekillenip bir sırıtma halini alıyor.
''Saçmalık,'' diyor başka bir adam, ''bir çocuğun burada, böyle önemli bir toplantıda ne işi var?''
