Lilith'in Gözyaşları

1. Tehlike Çanları

○

Not: Lilith, cazibesiyle erkekleri tuzağa düşüren ve cinsellikle ilişkilendirilen dişi bir şeytan olarak, Yahudi dininde 'tüm kötülüğün lideri' sıfatıyla anılan mitolojik bir figürdür.

Yahudi geleneğinde Adem'in Havva'dan önceki eşidir ve Adem'e boyun eğmeyi reddedip Cennet Bahçesi'nden ayrılmayı seçmesiyle güçlü ve bağımsız bir kadın olarak tasvir edildiği gibi pek çok kötü kadınla da özdeşleştirilerek Eril Tek Tanrı karşısındaki en büyük dişi düşman olarak kabul edilmiştir.

Not2: Fantastik değildir. Karanlık Aşk türündedir.

Son olarak, iyi okumalar diliyorum.

Siyah atlı prens ve prensesler için...

○●

Lilith'in Gözyaşları

Bölüm Bir

''Tehlike Çanları.''

🎶 Fleurie - Sirens

ℒ

Neredeyim?

Vücudumun her bir zerresinde hissettiğim bu keskin acıya o kadar yabancıyım ki bütün bunların gerçek olabileceğine inanamıyorum. Her şey, soluduğum havadan bacaklarımda hissettiğim karıncalanmaya kadar, yatakta iki yana doğru uzanan uzuvlarımdan, alnıma doğru düşen saç tutamlarına kadar, bana ait soyut ve somut her şeye yabancıyım.

Kimim ben?

Nefes alıyorum, biraz kesik kesik de olsa kuruyup çatlamış dudaklarımın arasından geçiyor hayat. Yaşıyorum, gözlerimi aralayacak, yabancı bir tavanla bakışacak ve hâlâ daha uykuda olmadığımı algılayabilecek kadar açılıyor algılarım.

Hissediyorum, uyuşmuş uzuvlarımın üzerinde sinsice gezinen keskin acıyı ve acıyı dindirmesi gereken yerde yalnızca bedenimi uyuşturan ilaçların kanımda süzüldüğünü de hissediyorum.

Ama,

Zar zor toparlayabildiğim son bir güçle yattığım yerden şilteye bastırıp destek aldığım kollarım sayesinde doğruluyor ve bana kendim kadar yabancı gelen odayı incelemeye başlıyorum.

Hatırlamıyorum...

Ne bana dair, geçmişime dair herhangi bir şeyi ne de bu odada ne aradığımı, neden bu kadar acı çektiğimi ve yorgun olduğumu hatırlamıyorum. Dünya üzerinde benimkisi kadar kafası karışmış bir canlı daha var mıdır o an bilemiyorum.

Yorgunluktan tekrardan yatağa geri yığılmamak üzere verdiğim bütün savaş sonucunda cılız kolumu kaldırdım, soluk tenime ve bileklerime dolanan bandaja baktım. Acayip bir şeyle karşılaşmışım gibi neredeyse ilkel bir ilgiyle görebildiğim kadarını incelemeye başladığımda üzerimde kısa kollu basit beyaz bir tişört ve altımda da bol, gri bir eşofmanla olduğumu anladım. Eşofmanın paçalarını dizlerime doğru, bastırmaya çalıştığım kesik inlemeler eşliğinde sıyırınca da bacaklarımın da aynı şekilde yara berelerle dolu olduğunu, yer yer bandajlarla sarıldığı gibi, bazı yanık kısımların da açık bırakıldığını gördüm.