6. Sarhoşlar Doğruyu Söyler

37.4K 2.1K 1.8K
                                    


Beğenerek destek verebilirsiniz♡

○●

Bölüm Altı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm Altı

"Sarhoşlar Doğruyu Söyler."

Bölüm Şarkısı: Power - Isak Danielson

İnsan, kendi zihninde kaybolacak, kendisine yabancı kalacak ve odasındaki duvarları aklında geçmişe dair hiçbir anı canlanmayacak kadar bomboş gözlerle izleyince anlıyor hayatının mahvolduğunu.

Benden geriye hiçbir şey kalmayıncaya kadar yok olurken ben nerelerdeydim, diyor, kendisine kızıyor, nasıl beni bu hale getirmesine izin verdim?

Göğsümde büyüyen boşluğa rağmen, beni ben yapan anılarıma, geçmişime ve kendi iç dünyama dahi olan uzaklığın beni hissizleştirmesine rağmen, tarifsiz bir duygu karmaşası bataklığına çekiliyordum gittikçe. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum ve asıl sorun da buydu; hisleri oturup da muhakeme etmezdin, sadece hisseder, bir tepki olarak gösterirdin, oysa bende duygulara dair hiçbir şey kendiliğinden gelişmiyordu artık. Durup da düşünmem gerekiyordu ne hissetmem gerektiğini, kafamda tartıyordum her bir olayı, duyduklarımı ve bana karşı yapılanları, ardından hangi duygunun en uygun olanı olduğuna inanıyorsam onu takınıveriyor, uyum sağlamaya çalışıyordum. Bozulmuştum sanki; bedenim, zihnim, hislerim, hepsi hiçbir şeyi kendisi yapamayacak kadar işlevini yitirmişti. İçine su kaçmış elektrikli bir oyuncaktım, şalterlerim atıyordu ve tek yaptığım titreyip sesler çıkartmak ama asla bir şeyleri değiştirememekti.

Sabahtan beri odadaydım, yalnızdım ve yatağa kıvrılmış, pencereye çarpan yağmur damlalarını izliyordum dalgın dalgın. Hava gittikçe kararırken şiddetlenmeye başlayan yağmur sesi eşliğinde birkaç saatlik bir uyku da çektim.

Bir rüya dahi gördüm.

Bir kâbus, daha doğrusu.

Her yer soluk renkli bir tablodan fırlama gibi, yağlı boya ile çizilmiş rastgele fırça darbelerinin arasında yürüdüğümü hatırlıyorum. Yeryüzünü döven yağmur sesleri çok daha uzaklarda şimdi. Ormanın derinliklerinden kopup gelen rüzgârın akılla oynayan ürkünç ıslığı ise bir melodi kadar uysal ama bir ritmi yok; yaprakların arasında, dalların ardında, çimenlerin üzerinde dolaşıyor, kıvrak hareketlerle eve yaklaşıyor ve açık pencereden girip perdeleri at üstünde bir savaşçının pelerini gibi şaha kaldırıyor.

Ve ben bu korku filminin ana karakteriyim, yamuk yumuk çizilmiş odalardan geçiyorum, ahşap parkelerin üzerindeki boyalar çıplak ayak tabanıma değiyor, boyaya batıyor gibi hissediyorum kendimi ama bir şekilde tamamen deforme olsa da tanıdık gelen koridorları geçebiliyorum.

Lilith'in GözyaşlarıWhere stories live. Discover now