Hafızasını kaybetmiş bir halde baş düşmanının evinde esir olarak uyanan Meira, geçmişte işlediği affedilemez bir günâhın bedelini ödüyor olduğunu öğrenir.
Meira uyandığında ona söylediği ilk cümlesi "biz düşmanız" olan adamın, bir zamanlar gözlerin...
Kitabın spam altındaolduğunuöncekibölümde anlatmıştım ve destek yorumu içinbölüm paylaşmıştık. Orada destek veren herkese teşekkür ediyorum
Sizden istediğim yorum ve beğeniyle destek vermeniz
Son olarak lütfenkitabınbütünlüğüiçin bu bölümdeyaşananlarıspoilerolarak yaymayın.
İyi okumalar dilerim
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölüm Otuz Üç "Son Perde: Siyah Atlı Prens"
Bölüm Şarkısı: Me and the Devil - Soap&Skin
Meira Shavit 8 yıl önce 2011
ℒ
Ankara. Öğlene doğru sakin bir saat.
Meira, hizmetli kadının yardımıyla gizlice evden sıvışmış ve gün içerisinde başka bir şehre, Ankara'ya kadar gitmişti.
Şimdiden, kahyası ve hizmetlisi onun adına çalışmaya başlamıştı bile. Benjamin, Meira'nın internete olan erişimini dahi kısıtlamış, telefonunu ondan almış, dışarıya çıkmasını yasaklamıştı. Yalnızca ne almak istiyorsa annesine söylüyor, annesi onun için sipariş ediyordu.
Meira ise, fahiş fiyatlara aldırdığı tasarım çantaları hizmetlisine sattırıyor ve böylece yavaş yavaş, çevresindeki bütün çalışanları hem para hem de çeşitli tehdit ve manipülasyonlarla kendi adına çalıştırıyordu.
Bu sayede anne babasının haberi olmadan evden şoförüyle sıvışıyor, istediği yere gidiyordu.
O gün ise Ankara'da, 9 katlı eski bir apartmanın önünde durdu araba. Yaşlı şoför, Zusman bey, omzunun üzerinden arkaya bakarak İbranice, ''geldik efendim,'' dedi.