3. BÖLÜM

63.2K 3.2K 2.5K
                                        

Beğenerek destek verebilirsiniz^^

○●


Bölüm Üç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Üç

Familiar - Agnes Obel

Gözlerimi kasvetli, soğuk bir sabaha açtığımda gördüğüm ilk şey, yanı başımdaki komodinin üzerine yerleştirilmiş bir orkide oldu.

Tıpkı kırdığıma benzeyen, yine beyaz bir saksı içine yerleştirilmiş beyaz orkide. Sanki her orkidenin başı artık sinir bozucu gelmeye başlayan sinsi gözler gibi her hareketimi izleyip beni takip ediyordu.

Nereden ve ne zaman buldu da yenisini getirdi?

İki gün önce uyanmıştım ve o zamandan beri hiç tuvalete gitmemiştim. Şimdi sıkıştığımı hissedince yataktan zar zor ayrıldım. Ter içindeydim, saçlarım dört bir yanıma dağılmıştı ve yapış yapıştı, sanırım ateşim de çıkmıştı. Kendimi koridora nasıl attığımı bilmiyordum. Üç odanın bulunduğu üst katta gezinmeye başladım. Koridorun diğer ucunda karşılıklı iki oda vardı. Biri onundu ve yine sade, kesinlikle kişisellikten yoksundu ama düzenli bir yerdi. Komodininde üst üste dizili dört beş adet kitap vardı, yalnızca birinin kenarında ayraç görmüştüm.

Bu odanın karşısındaki yeri tuvalet sanmıştım fakat kilitliydi. Kendi odasını kilitlemeyip neden karşısındaki odayı kilitlemişti? Ne saklıyor olabilirdi orada? Bana verdiği ilaçları mı? Sadece bunlar olamazdı. Bu kapının ardında, görmemi istemediği önemli şeyler sakladığından emindim. Belki de orada, ondan kurtuluşumun anahtarını gizliyordu. Açıkçası bu kapının kilitli olmasına çok sevinmiştim. Elimde hiçbir şey olmadan kurtuluş planıma nereden başlayacağımı bilmiyor, kendimi kayıp ve çaresiz hissediyordum fakat şimdi bir amaç edinmiştim kendime. Hemen kapının kolunu çevirdim ama elbette kapı açılmadı.

Bu odaya bir şekilde girmeliyim. Ama önce bir tuvalet bulmalıyım tabii.

Alt kat sessizdi. Ne salonda ne de mutfakta ondan iz yoktu. Açlıktan, yorgunluktan, ağrılardan ötürü gözüm kararıyordu artık. Zor bela içeri attım kendimi. Halsiz bir şekilde lavaboya tutundum, nefeslendim ve soğuk suyu açıp defalarca kez yüzüme çarptım. Duşa da girmeliydim. Hastalıktan ve sürekli uyumaktan terleyen bedenimi güzelce fırçalamak istiyordum fakat kapının üzerinde bir anahtar yoktu, kilitleyemezdim.

Kendime gelme seansım bitince, kafamı kaldırıp aynayla karşı karşıya geldim. İki gündür çok dalgın, yorgun ve stresliydim. Hiç durup da neye benzediğimi, nasıl bir olduğumu sormamıştım kendime ve birden aynadaki yabancıyla göz göze gelince yerimden sıçrayacak gibi oldum. Tarif edemeyeceğim bir ürperti yayıldı her yerime ve ben dakikalarca bakakaldım aynadaki kendime. Aslında kendim diyorum ama o kadar yabancı, o kadar farklı ve bana ait değilmiş gibi geliyordu ki... Sanki bir kitap karakteri ya da bir film yıldızı gibiydi işte. Bana çok uzaktı ama onun gözlerinden hayatı deneyimlediğim için bir o kadar da yakındı.

Lilith'in GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin