8. Tutsak

23.7K 1.2K 967
                                    

○●

Çizim, Armoro adındaki bir sanatçıya aittir, Pinterest hesabından sanatçıya destek olabilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çizim, Armoro adındaki bir sanatçıya aittir, Pinterest hesabından sanatçıya destek olabilirsiniz.

Resmi Uygar'ı ve Meira'yı temsil etmesi için kullandım. Instagram hesabımda videolu bir halde onlara uygun bulduğum bir müzikle yayınladım tanıtım niteliğinde, kedilimediyy hesabından göz atabilirsiniz.

Yakında kendi çizimlerimle kitaba uygun içerikler oluşturacağım, o zamana kadar bu tarz temsili görseller/videolar paylaşabilirim. Bunun için yine Instagramdan LG öne çıkarılanlar kısmını kontrol edebilir, s&c öne çıkarılanlarından da genel olarak kitaplarımla alakalı sorulara verdiğim yanıtları okuyabilirsiniz. 

Bölüm Sekiz

"Tutsak."

Birkaç gündür ne yaptığımın, ne yiyip içtiğimin, uykuya dalmaya çalışırken aklımdan ne geçirdiğimin farkında bile değildim.

Dalgındım, o işkence odasında geçirdiğim vakit ve onca eziyetin ardından yeniden toparlanabilmek adına bir süreliğine kendini kapatmıştı sanki zihnim. Ot gibi yaşıyordum; sürekli uyuyor, sadece yemek saatlerini aksatamayacağım için aşağıya iniyor, asla Uygar ile konuşmuyor ve zar zor ağzıma tıktığım birkaç lokma yemeğin ardından ilaçlarımı içerek odaya geri dönüyordum. Uygar ise bu süreç boyunca bana bulaşmıyordu her nedense, kendi işinde gücündeydi, tek bir laf etmiyor, sadece arada buz gibi bakışlarını üzerimde gezdiriyor, beni yokluyor ve sonrasında da her neyle uğraşıyorsa ona geri dönüyordu.

Büyük bir buhran içerisindeydim geçtiğimiz günlerde, kimlik krizimin yanına bir de beni keman çalarken gururla izlediğini gördüğüm ailemin bizzat ölümüne şahit olmanın yıkıcılığı da vardı üzerimde. Tekrar tekrar izleyerek aklımdan çıkaramadığım tek sahneydi o buz gibi soğuk zeminde uzanan kanlar içerisindeki iki beden. Yüzlerini görmemiş olsam da bir zamanlar bana şefkatle gülümsediklerini biliyordum, anılar yalnızca görüntülerden oluşmazdı, içinde onlarca his de vardı. Ve bir şekilde emindim bundan, o güven hissi sarmıştı etrafımı onlarlayken. Onlarla büyürken huzurluydum kendi kafamda, birkaç saniye bile sürmedi belki de gerçekte ama ben içimde bir ömür geçirmiştim onlarla.

Ve sonrasında tek gördüğüm kanlar içerisinde yerde uzandıkları oldu.

Uygar beni cezalandırıyor bile olsa, kendince haklı dahi olsa masum insanların canını almanın neresi haklı çıkartılabilirdi? Onun gibi bir adam, çoktandır bir cani ve kendi kelimeleriyle de itiraf ettiği üzere 'takıntılı' bir aşıktı, hikâyenin devamına dahi gerek duymuyordum parçaları birleştirebilmek için. Düşünmekten kafayı yediğim, kıvranmaktan, pişmanlıktan kendimi yataklara attığım onca gün aklımda hep 'acaba' sorusu kol geziyordu, evet, her türlü ondan nefret ediyordum ve kendimi bu durumdan kurtarmak için her şeyi yapacaktım fakat istemsizce kendimi de suçlamıştım. Bir insanın bu kadar canice bir intikam alması için kesinlikle geçerli bir sebebi olmalıydı ve ben gerçekten de hakkettiğimi düşündüm birçok kereler. Acaba ne yaptım, belki gerçekten de kötü bir şey yaptım ve her şey aslında benim suçum, düşünceleriyle kendi kendimi yiyip bitirdim fakat onun söyledikleri bakış açımı tamamen değiştirdi ve içimdeki savaşı bitirdi.

Lilith'in GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin