8. Tutsak

34.3K 1.8K 1.4K
                                    

Beğenerek destek verebilirsiniz <3

○●

Çizim, Armoro adındaki bir sanatçıya aittir, Pinterest hesabından sanatçıya destek olabilirsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çizim, Armoro adındaki bir sanatçıya aittir, Pinterest hesabından sanatçıya destek olabilirsiniz.

Resmi Uygar'ı ve Meira'yı temsil etmesi için kullandım. Videolu haline Instagram hesabımda başa tutturulanlardan ulaşabilirsiniz.

Bölüm Sekiz

"Tutsak."

Birkaç gündür ne yaptığımın, ne yiyip içtiğimin, uykuya dalmaya çalışırken aklımdan ne geçirdiğimin farkında bile değildim.

Büyük bir buhran içerisindeydim geçtiğimiz günlerde, kimlik krizimin yanına bir de beni keman çalarken gururla izlediğini gördüğüm ailemin bizzat ölümüne şahit olmanın yıkıcılığı da vardı üzerimde. Yüzlerini görmemiş olsam da bir zamanlar bana şefkatle gülümsediklerini biliyordum, anılar yalnızca görüntülerden oluşmazdı, içinde onlarca his de vardı. Onlarla büyürken huzurluydum kendi kafamda, birkaç saniye bile sürmedi belki de gerçekte ama ben içimde bir ömür geçirmiştim onlarla.

Ve sonrasında tek gördüğüm kanlar içerisinde yerde uzandıkları oldu.

   Oldukça soğuk bir gündü, yavaş yavaş kışa giriyor olmalıydık ki geceleri iyice donuyordu etraf, dün gece bana battaniye getirmişti Uygar. Kendime geleli ve o buhrandan çıkalı birkaç gün oluyordu aslında. Kendi içimde birçok baş ağrıtan tartışmalar dönmüş, birçok savaş verilmiş ve kan dökülmüştü. Aklımı başıma aldım demenin farklı bir yoluydu bu da işte, toparlanmıştım bile.

Meira hakkında öğrendiğim bir diğer şey, ürkütücü bir hızla adapte olabilmesiydi. Belki de normal bir insan olmaya olan uzaklığı sebebiyle toydu daha, anılar acıtsa da sarsıcılığı düşündüğüm kadar yıkıcı değildi.

Ama kendime geldiğimi bilmesini istemedim. Büyük bir depresyon içerisinde olduğumu düşündüğünden bana karşı önceki kadar tetikte değildi, dolayısıyla bunu bir fırsat olarak kullanmak istedim.

Gardını bana karşı indirmesinden yararlanacaktım.

O akşam da tıpkı diğer akşamlarda olduğu gibi yemeği kaçırmadan aşağıya indim. Masanın baş ucunda Uygar, saçları yine düzenli, üzerinde ise siyah gömleği ve elbette, gömleğin kolları da kıvrılmış.

İkimiz de sessizdik, ondan önce bitirdim yemeği ama ilaçlarımı içtikten sonra kalkamazdım, mecburen bekledim ben de. Aklımdaki sinsi plana dair onun yüzünde bir şüphe kırıntısı aradım ama her zamanki gibiydi, bir heykel gibi. Sanatçı onun kilini elleriyle yoğurmuş da kuruyunca bu taştan, sabit görünümü almış gibi.

Lilith'in GözyaşlarıWhere stories live. Discover now