32.Bölüm; "Geçmişte yaşamaya devam edersen bu gününü kaçırırsın."

2K 277 86
                                    



32. Bölüm; "Geçmişte yaşamaya devam edersen bu gününü kaçırırsın."

Candar elindeki telefona bakıp, kaçıncı sigarayı yaktığını bilmeden uzandığı paketten bir dal daha çıkarttı. Yanındaki çakmağı sigaranın ucuna götürüp yaktı. Derince çektiği nefes boğazını yaktı. Hiç bir acı içindeki ızdıraptan daha keskin değildi. İçinden geldiği gibi davranmak istiyordu ama bir tarafı da olmayacağını biliyordu. Evet Diyar'ı istiyordu. Onunla birlikteyken mutluydu. Her ne kadar anlaşamadıkları ve anlaşamayacakları bir çok konuya rağmen onunla olmak heyecan vericiydi.

Diğer taraftan Candar ailesine çok düşkün bir adamdı. Evlendiği zamanda onlarla birlikte konakta yaşamak istiyordu. Hep birlikte büyük bir aile olarak. Babası ve amcası da bir dönem çocuklar daha küçükken birlikte yaşamışlardı. Candar çok küçük olmasına rağmen birazcık hatırlıyordu. Aileler büyüyüp imkanlar geliştikten sonra Haşmet amcası başka bir eve geçmişti. Köydeki Demiroğlu konağı hala iki aileye yuva oluyordu. Candar da böyle bir hayat  istiyordu. Hayatına Diyar ile devam ederse onunla hayalindeki aile yaşantısına sahip olamayacağını anlamıştı. Diyar'ın asla konağa gelin gelmeyeceği açıktı. Heleki ablasının yaşantısından sonra. Orda da aslında her şey ağabeyinden kaynaklanıyordu. Adar ve Sidar ağabeyi pekala konakta mutlu bir hayat sürüyordu. İkisinin hanımı da Hanım hayatı yaşıyordu. Diyar'ın derdi Hanım olmak değildi.

Candar'ın içinde bir yerlerde baş kaldırmaya müsait bir çılgın vardı. Diyar onu dürtüyordu. Gençlik hevesini yaşıyordu Candar. İçten içe ise gıpta ettiği babası gibi ağır bir adam olmak istiyordu. Otoritesine hayrandı babasının. Bir fiske dahi vurmadan gözleriyle büyütmüştü çocuklarını babası. Bir bakışı yeterdi yerlerine mıhlanmalarına. Sevgisini dolu dolu hissettiremezdi ama bilirdi çocukları babaları onları sever. Şimdilerde torunlarına çok düşkündü mesela. Onlara karşı daha bir açık ve sevecen bir adam olmuştu.

Candar babası gibi bir aile babası olmak istiyordu. Bütün yaptıklarına rağmen. Ona zoraki bir evliliği dayatmasına rağmen. Biliyordu büyükler asla küçüklerinin kötülüğünü istemezdi. Babası zamanında ağabeyini evlendirirkende doğru bir karar vermişti. Kendisi için istediği evlilik her ne kadar hoşuna gitmesede hayatında Diyar olmasaydı belki bir nebze olsun Seylan'a sıcak bakabilirdi. Seylan bir noktada maalesefki onun için doğru kişiydi. Diyar ise onun hayallerini bıcaklıyordu. Ama onsuzda nasıl olacaktı kestiremiyordu. Kızın tavrı netti. Son konuşmalarında da hiç bir şey yolunda gitmemiş Diyar tamamen uzaklaşmıştı. Aramalarına cevap vermiyor mesajlarını görmüyordu. Dilber yengesi ile Diyar kardeş olmalarına rağmen iki farklı karakterdi. Dilber yengesi daha yumuşak başlı ve uysaldı. Diyar ise dik başlı ve başına buyruktu. Hem birbirlerine iyi geliyorlar hemde gelmiyorlardı. Candar artık düşünmekten yorulmuştu.

Çalan telefonla bir anda yüzü ekrana döndü. Bir umut telefonu eline aldı ama arayan maalesef ağabeyi Hazar'dı.

"Efendim ağabey."

"Candar konaktaymışsın."

"Evet dün akşam geldim."

"Sesin hiç iyi gelmiyor. Bir sıkıntı mı var?"

"Daha ne olsun ağabey. Hiç bir şey istediğim gibi gitmiyor."

"O zaman fazla zorlamayacaksın ve elinde olanla mutlu olmayı bileceksin."

"Öyle mi ağabey?"

"Öyle Candar. Bazen akışına bırakmak gerekiyor. Ne kadar zorlarsan sıkıntı o kadar büyür. Biraz kendine ve diğerlerine zaman ver. Hadi kalk bize gel. Şevval ile Behiye de gelecek."

"Tamam."

"İyi bekliyorum. Ekme beni."

"Ağabey..." durdu. Biraz nefeslendi.

ÇELİŞKİ-İKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin