42. Bölüm; "Ben Hazar'dan hiç bir şey istemiyorum."

2.9K 341 142
                                    

Medya: yeni kapağımız nasıl?



➡️Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

42. Bölüm;

"Ben Hazar'dan hiç bir şey istemiyorum."

Hiçbir şey beklemeyenlere ne mutlu! Hiç hayal kırıklığına uğramazlar.
Alexander Pope

-iki gün önce-

"Bekir ne yaptın?" Diye sordu Hazar karşısında oturan adamına hitaben.

Yılları birlikte devirdikleri adam Hazar nerede olursa olsun, nereye giderse gitsin yanındaydı. Yurt dışı seyahatleri dahil bir çok haline vakıftı adamın. Bütün yaşantısı sanki onunla birlikte geçiriyor gibi görünsede Bekir'in de bir ailesi vardı. Hatta çocukları Hazar'ın çocuklarından büyüktü. Daha önce evlenmiş ve yuva kurmuştu. Sonrasında da hayatı Hazar'ın peşinde ordan oraya koşmakla geçti. Orta okulu zor bitiren adam Hazar'ın hayatına girmesiyle birlikte bir çok şey öğrendi. Hazar'ın sadece sağ kolu değil dostuydu.

"Hallettim beyim. Ustalarla görüştüm. Haber bekliyorlar. Sen ne zaman dersen o zaman hazır olacaklar."
Bekir hemen hemen Hazar ile aynı yaşlardaydı. Babası kimliğini doğumundan bir kaç yıl  sonra çıkarttırdığı için tam yaşını bilmiyordu. Kimlikteki yaşı 28 olsada daha büyük olduğunu biliyordu. Koyu kahve kısa kesim saçları, hafif kirli sakalı özenle çizilmiş gibi duran burnuyla hiç fena bir görüntüsü yoktu. Karşısında oturan adam patrondan ziyade tam bir kötü gün dostuydu. Aralarında patron çalışan samimiyeti var gibi görünsede Hazar gibi bir patron olmayacağını biliyordu. Birlikte oturdukları içki masaları bunun en büyük kanıtıydı. Bekir hiç bir zaman kendini kaybedecek kadar içmediği için hep Hazar'ı toparlayan kişi olurdu. Çocuklarının ilk sevincini yaşarken de, hasta olduklarında yanında olamadığında da Hazar beyinin yanındaydı.

"Tamamdır. Ben yengene söylediğimde ustalar gelirler. Güvenlik sistemi için geldiler mi? Sordu önündeki demli çaydan bir yudum aldıktan sonra. İnce belli bardağı cam tabağa bırakırken gözü telefon ekranına kaydı ama beklediği gibi arayan sonran yoktu.

"Evet beyim. Ölçü aldılar. Yarın gelip kabloları döşeyeceklermiş."
Hazar ile olmanın iyi getirileri kadar kötü getirileri de olmuştu. Hazar'ın uzun aralıklı seyahatlerinden ve çalkantılı hayatından Bekir'in ailesi de ister istemez etkilendi. Çocuklarından uzak kaldığı zamanlar yetmiyormuş gibi karısı da oldukça kıskanç bir kadındı. Her seferinde kavga etmişlerdi. Hazar'ın iyi bir adam olduğunu düşündüren nedenlerden sadece biri her seyahat dönüşünde ailesindeki herkese alınan hediyelerdi. Ailesindeki herkesin içerisinde Bekir'in ailesi de vardı. Bu masraflar her seferinde Hazar'ın Bekir'i susturarak, tarafından ödeniyordu.

"O kadar çabuk mu? İyiymiş. Temiz bir firma değil mi? Abuk subuk aletler takıp gitmesinler. Takip et. Sistem kurulunca iyice kontrol edersin. Hiç bir sıkıntı olmasın."

"Tamam beyim."

"Üst katlar ile görüştün mü?"

"Evet beyim. Zaten mal sahibi evden çıkıyor. Dükkanın üstündeki daire. Onun üstünde de üç daire daha var. Onlar da kiracı. Aile hepsi. Bekar, adam yok. Çoluk çocuk."

"İyi. Etraftaki esnaflar nasıl? Sokağın nabzını tutsaydın. Gelen geçen ne diyor?"

"Beyim dükkanın karşısında market var. Marketin yanında emlakçı ile berber vardı. Dükkanın yanında bir çay ocağı var."

"Çay ocağı nerden çıktı Bekir?" Adam öfkelendi.

"Beyim sahibi temiz bir adam."

Öfkesi tazeliğini korumaya devam ederken söylendi. "Gelenleri de tek tek kontrol ettim mi Bekir? Nerden biliyorsun?"

ÇELİŞKİ-İKİ YABANCITahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon