22.Bölüm; Geç gelen bahar...

3.5K 369 222
                                    

Merhaba okurcanlar;

Uzun zaman oldu be.

Açıkça sizden bu saatten sonra ne yazacaksın okumayız gibi bir tepki bekliyordum. Kişi kendinden bilir işi😜

Ama siz öyle bir karşıladınız ki beni utandım ☺️

Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır demiştim bir zamanlar benimki de o hesap canlar. Ben yazmaktan vazgeçebilir miyim?

Fazla uzatmayacağım. Özledim sizi. Haftada bir bölüm atacağım elimde bir kaç bölüm var hazır yazmaya devam ediyorum tez zamanda final okuyalım siZde bende bu Hazardan azat olalımda önümüze bakalım günü bilmiyorum kafama göre takılırım muhtemelen.

sınırdır şarttır şurttur yok o kadar da yüzsüz değilim canım😜

Umarım bölümü beğenirsiniz.


22.Bölüm;

"Geç gelen bahar..."

Kadınlar doğaları gereği anaç, merhametli, vicdanlı, sevgi dolu varlıklardır. Erkekler kadar fevri kararlar almazlar. Bir düşünce ya da bir kelime çeşit çeşit süzgeçten geçmeden ağızlarından çıkmaz. On kelime sonrasına kadar düşünmeden bir kelime söylemezler.

Misal, Dilber senelerce söylemek istediklerini içinde tutmuştu. Gelin olarak, yenge olarak, abla olarak, kardeş olarak karşısında ona söylenen her sözü beyni kayıt altına alıp itinayla cevap vermekten kaçmıştı. Çünkü içinde bulunduğu konumlar her bakımdan onu zorluyordu. Gelin olarak kayın validesin karşısında, yenge olarak kayınları ve görümcelerinin karşısında, abla olarak kardeşlerinin karşısında devamlı susmak zorunda hissetmişti kendini. İlk kez susmaktan, susarak bir yere varmaktan vazgeçti. Senelerce susması ona bir kazanç sağlamadığı gibi sadece kaybettirmişti. Karşısında sustuğu insanlar hep onu zayıf görmüşlerdi.

"Bilmiyorum farkında mısın?" Dedi biraz düşünceli. "Benim kaybedecek hiiiiçççç bir şeyim yok.
Çocuklarım yoksa ben zaten yokum.
Yani onları benden almaya senin gücün yetmez."

Hazar Dilber tarafından hiç böylesine savuşturulmamıştı. Karşısında konuşan kadını tanımıyordu. Kendi kendini kapana kısılmış gibi hissetti.

"Seninle konuşmaya çalışıyorum. Sen illa kavga edelim diyorsun. Bir orta yol bulalım. Oğulların senin olsun, kızımı bana bırak." Birden bire ağzından çıkan sözlerle gözleri kararan kadının ağzından çıkan nida rahatlamasını sağladı.

"Neeee?"

"Öyle."

"Saçmaladığının farkında mısın? Dilem daha iki yaşını doldurmadı. Benden kızımı bırakmamı nasıl istersin? Çocukları ayırmayı nasıl düşünebilirsin?"

"Sen çocuklarımı benden ayırmayı düşünebiliyorsun. Ben neden onlardan ayrılmak zorundayım. Boşanmak isteyen sensin."

Hazar'ın ne düşündüğünü anlamıyordu Dilber. Karşısındaki adamı anlamakta zorluk çekiyordu. Hazar'ın çocuklarına olan sevgisinden şüphesi yoktu. Hiç bir baba evlatlarını bırakmak istemezdi. Dilber için de çocuklarından ayrılması söz konusu dahi değildi. Ne olacaktı? Nasıl yapacaktı bilmiyordu? Hazar ile konuşarak bir yere varabileceklerini sanmıyordu. 

"Beni yapmak istemediğin şeylere zorlama Hazar. Ben ve çocuklarım senin umurunda değiliz. Çocuklarından ayrılmak istemiyorsan mahkemenin uygun gördüğü zamanlarda onlarla görüşürsün. Yok illaki çocuklarımı alacağım diyorsan benimde yapacaklarıma kendini hazırlasan iyi edersin. İstersem onları ömrümün sonuna kadar senden uzak tutabilirim."

ÇELİŞKİ-İKİ YABANCIWhere stories live. Discover now