19.Bölüm: "Boşanıyorum."

6.7K 621 345
                                    


19.Bölüm:

"Boşanıyorum."

Dilber kız kardeşinin çocukları oyun oynayalım diyerek yukarı çıkarttığını duydu. Çocuklar teyzeleri ile birlikte heyecanla yukarı çıkarken Aras'ın daha iyi olduğunu gördü.

Hazar'ın çocuklarına ters davranmasını kabul edemezdi. Babaları olması onlara istediğini yapabileceği anlamına gelmiyordu. Kocası olması ona istediği gibi davranabileceği anlamına gelmiyordu. Ne çocukları ne de o bu davranışları kabul etmek zorunda değillerdi. Çocukları kendilerini koruyabilecek konunda olmadıklarından bu görev anneleri olarak Dilber'e düşüyordu. Çocuklarını bile koruyamayacaksa neden yaşıyordu?

Kadın içindeki öfkeyi beslediğinin farkındaydı.

Hayatı boyunca susmak zorunda kalmıştı.

Babasının karşısında, ailesinin karşısında, kocasının karşısında... Kendi doğrularını savunmayı bir türlü becerememişti. Onların isteklerini kabul edip ona göre hayatına şekil vermişti.

Geldiği nokta;

Bu gün öyle boktan bir durumun içindeydi ki nerden bakarsanız bakın saçmaydı. Kocası haksız yere anlamadan dinlemeden hem çocuğuna hem de kendisine bağırmıştı. Baba olması ona bağırma hakkı vermiyordu. Ben onların babasıyım demeyle baba olunmuyordu. Kaç defa çocuklarını karşısına alıp konuşmaya çalışmıştı? Ya da oturup onları dinlemişti?

Hiç.

Kocaman bir hiç. İşte Dilber'in hayatı da o kocaman hiçin üzerine kurulmuştu. Şimdi de kendisini hiç hissediyordu.

Evlendin deme ile evlilik olmadığını, o senin kocan dediler diye koca olunmadığını, zamanla seversiniz demeyle sevilmediğini biliyordu kadın.

Onun için hayat çocuklarından ibaretti. Ne yapıyorsa, ne yaşıyorsa çocukları içindi. Kimse onu çocuklarının önünde küçük düşürüp, ezemezdi. Hazar'ın hatalarının bedelini çocukları ödemeyecekti. Onun çocukları sevgiyi de, saygıyıda bilerek, hissederek, yaşayarak öğreneceklerdi.

Babalarının annelerini gözlerinin önünde hırpalayıp, üzmesine izin vererek sağlıklı çocuklar yetiştirmesi ne kadar mümkündü?

Bu çok daha önce yapılması gereken bir konuşmaydı. Biraz daha cesarete ihtiyacı vardı. Bir de zamansız gelen panik olmasaydı. Sakin kalmaya çalışırken kalp atışları hızlandıkça hızlanıyor nefes alması zorlaşıyordu.

En fazla ne yapabilirdi?

Kocasının elinde televizyon kumandası önünde çayı sanki biraz önce hiç bir şey olmamış gibi keyfi yerindeydi. Erkekler bu kadar umursamazken suç kadınlarda mıydı?

Duvara monteli plazma televizyonu fişini pirizden çekerek kapattı.

"Ne oluyor?"

"Konuşmamız gerekiyor."

"Gene ne konuşması? Aç şu televizyonu."

"Konuşmamız gerekiyor Hazar. Ko-nuş-ma..."

"Anlaşıldı. Anlaşıldı. Yakamı bırakmayacaksın. Konuşalım bakalım. Derdin neymiş?"

"Benim sen varken başka derde mi ihtiyacım var?"

"Gece gündüz beni düşünüp bu gün be yapsamda ben bu adamla uğraşsam mı diyorsun?"

Dilber sinirle gülde. Bir de hiç bir şey olmamış gibi adam dalga geçiyordu.

"Bira önce Aras'a yaptığın haksızlığın farkında mısın?"

ÇELİŞKİ-İKİ YABANCIWhere stories live. Discover now