14."Sen benim karımsın. Biz hala karı-kocayız."

8.7K 541 176
                                    

14.Bölüm:

"Sen benim karımsın. Biz hala karı-kocayız."

MARDİN

Aşk...

Hani kalbimizi hızlandıran, nefesimizi kesen, midemizde bir avuç kelebeğin uçuştuğunu zannettiğimiz duygu. Aslında kalbimizi hızlandıran, hissettiğimizi zannettiğimiz aşk değil mutluluktur.

Dünyamızı döndüren de başımıza yıkanda AŞK.

Mutluyken nefesimizi,  mutsuzken iflahımızı keser AŞK.

O nasıl bir acıdır ki herşeyimizi alt üst eder. Midesinin nerde olduğunu bilmeyen adamlar aşk acısı çekerken sol yanım açıyor diye ağlarlar.

İçinde dolup dolup taşan göz yaşlarının akmasına inatla izin vermiyordu genç kız. Akamazlardı. Hele ki bir erkek için asla. Ablasına böyle ihanet edemezdi. Bu güne kadar nasıl üstesinden geldiyse bundan sonra da öyle olacaktı.

Yok sayacaktı.

Genç kız taksiden inip koşar adımlarla karşıdaki yurt binasına doğru gitmeye başladı. Biraz sonra taksinin durduğu yerin biraz ilerisine başka bir otomobil park etti. İçinden inen genç adam sağ ve soldan gelen araçlara aldırmadan genç kızın peşimden koşmaya başladı.

"Diyar lütfen beni dinler misin?"

"Yeterince dinledim."

"Haberim yoktu diyorum sana."

"Haberin var ya da yok önemli değil anlamıyor musun? Artık nişanlısın!"

"Diyar!"

"Candar aylardır Seylan ile nişan meselen ortadaydı. Bunu bilerek bize bir şans vermem kabahatti. Sonunda böyle bir şey olacağı belliydi ama yine sana inanmak istedim."

"Seni kandırmadım. İstemediğimi biliyordun. Babam emrivaki yaptı."

Candar Diyar'ın arkasından konuşmaya devam ederken genç kız kaldığı yurdun kapısından içeri girdi. Geriye dönüp hala ona laf anlatmaya çalışan adama baktı.

"Ne olursa olsun sen nişanlısın Candar. Bir daha görüşmeyelim."

Diyar arkasına bakmadan yurt binasına girdi. Bu meselenin uzamasına izin veremezdi. Kalbinde daha fazla yer etmeden müdehale etmek en doğrusuydu.

Ne olmuştu çok yakışıklıysa.

Ne olmuştu çok tatlıysa.

Ne olmuştu bir senedir peşinden koşuyorsa.

Odasına girerken koridorun başından gelen gürültü dikkatini çekti. Geriye dünüp baktığında hızlı adımlarla kendisine doğru yürüyen Candar'ı gördü. Saniyeler sonra Candar yanına geldi.

Bu kadar delirmiş olamazdı. Yurttan atılmasına neden olabilirdi.

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

"Beni dinlemek zorundasın. Aramızdaki ilişkili basit bir oyun değil."

"Nişanlanmasaydın bir şansımız olabilirdi. Fakat artık imkansız."

Diyar Candar'a cevap yetiştirmesinin anlamsız olduğunu düşündü. Onları fal taşı gibi açılmış gözlerle izleyen arkadaşları ise gelecek felaketin ufak habercileriydi.

"Rezil oluyoruz."

Candar yüzüne taktığı ışıl ışıl çapkın gülümsemesiyle odada ki üç kıza döndü;

ÇELİŞKİ-İKİ YABANCIWhere stories live. Discover now