41. Bölüm; "Günlerden brokoli."

2.3K 317 116
                                    

Medya; size yeni yaşını kutlayan Dilem Hanım'ı bırakayım dedim.

Bölümü ikiye bölseydim hafta içi iki bölüm paylaşmış olurdum. Ama size uzun ve keyifli bir bölüm paylaşmak istedim. Böyle olursa hafta da bir bölüm paylaşırım. Birde okumak istediğiniz bir şey varsa bana burdan yorum yapın bende ona göre yazayım. Final yapacağız artık. @fleurlibre000 Hesabımı takip ederseniz alıntılardan ve duyurulardan haberdar olabilirsiniz.

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. Sonra kırılıyorum🥹

41. Bölüm;

"Günlerden brokoli."

Zaman su misali akıp giderken bazı yaralar küçülür, bazı yaralar büyür.

🍀

Günün en yorucu anı bu gün ne yemek yapacağım diye düşündüğümüz zaman sanırım.  Dilber konakta yaşarken sıkıştığı zaman kayınvalidesine sorardı. Çoğu zaman sen bilirsin denirdi ve Dilber için iş içinden çıkılmaz bir hal alırdı. Şimdi ise resmen haftanın üç günü makarna pişiriyordu. Çocuklara kalsa her gün yiyeceklerdi işte Dilber zorla değişik bir şeyler pişirmeye çalışıyordu. Elbette sadece makarna vermiyordu çocuklara. Yanında mutlaka bir çeşit protein de vardı.

Dilber kendi çocukluğundan hatırladığı kadarıyla bazen kendine kızmadan edemiyordu. Onlar çocukken ne bulurlarsa onu yerlerdi. Şimdi ise çocuk kahvaltıda şunu yemeli, öğlen bundan yemeli, akşam şöyle şöyle yemeli diye insanlar bunun eğitimi alıyordu. Şimdi çocuklar bolluk içinde yaşayıp yemek yemek istemiyorlardı. Akşama kadar da tabak elinde az koşturmazdı çocukların peşinde. Bir kaşık yese kar sayardı. Aman ne güzel. Ne kadar uğraşırsa o kadar da çok üzülürdü.

Bir de milletin her şeye burnunu sokması yok mu? Kadını büsbütün çıldırtıyorlardı.

Aman bu çocuklar yemek yemiyor.
Yok sen yedirmeyi beceremiyorsun.
Çok zayıflamış.
Yüzü gözü kaybolmuş.

Yetişkin bir insan bile kendisi canı istemediği zaman yemek yemiyor. Bu çocuklar da insan sınıfına girmiyor mu? Üç öğün illa tıka basa yemek yemesi şart mı?

Dilber kimsenin peşinden koşmuyordu. Karnı acıkan yer zaten. Saati gelince sofrasını hazırlıyor, herkesin tabağını hazırlayıp önüne koyuyordu. Yiyen yer, yemeyenin peşinden hayatta koşmazdı.
Zaten bir öğün doğru düzgün yemek yemeyen çocuk diğer öğünde aç olduğu için tabağını bitiriyordu.

Kimsenin ne diyeceği umurumda değildi. O çocukları için elinden geleni yapan bir anne olduğunun farkındaydı. Dışarıdan gelen telakkileri umursamamayı kendine öğretmişti.

Kadınlar için hayat şartları her zaman zor.

Fakat 'Coğrafya kaderdir.' algısına sahip insanlarla mücadele etmek daha zor. İnsan hiç bir zaman kendisi için mücadele etmekten korkmamalı. Şartlar ne kadar zor olursa olsun her zaman bir alternatif vardır. Doğru düşünmek, gerçekten ne istediğini bilmek ve en önemlisi öğrenmekten asla vazgeçmemek gerekir. Öğrenmeye devam ettiğimiz sürece -insan ne yaşarsa yaşasın, kaç yaşında olursa olsun her zaman öğreneceğimiz şey olacak.- kendimizi bulmaya, kendimizi geliştirmeye devam ederiz. Yeni şeyler öğrenmekten korkmamalı insan. En önemlisi kadın korkmamalı. Kadın kendini geliştirdiği, yeni dünyaya açıldığı sürece varlığını güçlendirir.

Ben demekten korkmayın. Ağzımızdan çıkan her ben bizi bencil yapmaz.

Aşırı tevazuunda gurur gibi kendine mahsus tehlikeleri vardır.
J. J. Rousseau

ÇELİŞKİ-İKİ YABANCIWhere stories live. Discover now