36.BÖLÜM "BALO HAZIRLIKLARI"

71 23 2
                                    

      O anda oradan geçen Primis, "Gözlerim kamaştı prensesim, ne kadar güzel olmuşsunuz. Yakut size ne kadar yakışmış. Hep Karamel prensesimizin üzerinde görürdük. İlk kez sizin üzerinizde görüyoruz" dedi. O, bu sözleri söylerken diğerleri de arkasından geldi Rideat, Ridere, Tomütom hepsi oradaydı ve beni hayranlıkla izliyorlardı. "Evet teşekkür ederim Bay Primis" dedim. "Hastanede gördüğünüz hasta kıza hiç benzemiyorum değil mi?" diye ekledim. Primis bir parça utangaç bir şekilde, "Prensesim, siz ne kılıkta olursanız olun Ülkemizin veliahtısınız. Zümrüdüanka'nın prensesisiniz. Sizi hiçbir kıyafet değerlendirmeye alamaz" dedi diğerleri de onayladılar. Baki içerideki odadan çıktı ve, "Ooo prensesimiz teşrif etmişler bile." diyerek umut dolu gözlerle bana baktı. Ben, "Evet Baki, merhaba nasıl görünüyorum?" diye sordum. Baki bana ulaşmak için dizlerinin üzerine çöktü ve, "Prensesim, tıpkı bir kraliçe gibi görünüyorsunuz" dedi. Ben kulağına fısıldadım; "Zaten olacağı da o, göreceksin" dedim. Baki bana gülümsedi ve beni içeriye buyur etti.

      Sanırım ilk giden ben değildim. Babam, masanın başköşesinde yüzünde tatlı bir gülümseme ile beni karşıladı. "Tatlım, güzel prensesim ne kadar hoş görünüyorsun! Seni ilk kez yakutla görüyorum. Sanırım Krater sende bir değişiklik yapmak istemiş ve güzel de olmuş.Benim meleğim tıpkı kırmızı bir güle benziyor" dedi. Ben yanına yaklaştım onu öptüm. "Teşekkür ederim babacığım" dedim. Ve yanındaki koltuğuna oturdum. İçimdeki hırs kümesi gittikçe güçleniyordu. Hayatımda hiç bu kadar hırslı olduğumu hissetmiyordum. Zafer ve başarı istiyordum. Hem de çok. Sofra çok şık görünüyordu. Altın işlemeli servisler,ipince porselen tabaklar, gösterişli gümüş kaşıklar ve çatallar ile sofra göz dolduruyordu. Beyaz zambaklar sofranın çeşitli yerlerinde bana göz kırparken, rengarenk taşlar sofrada ışıl ışıl parlıyordu. Bir süre sofrada sessiz kaldıktan sonra ben, "Majesteleri, şimdi Karamel gelecek ve biz... Yani durumu biliyorsunuz. Bu durum hakkında onunla..." Babam konuşmanın devamına izin vermemiş elini kaldırmıştı. "Tamam güzel kızım, merak etme ben o problemi halledeceğim. Sen bu konuda birkaç adım dışarıda kalsan iyi edersin" dedi. Ben, başımı sallayarak onu onayladım.

      O sırada içeriye Karamel girdi. Turuncu, pullu balık bir elbise giymiş saçlarına da turuncu uzun bir kurdele takmıştı. Kulaklarında inci küpeleri sallanmakta olup,bileklerinde de üç kat inci bir bileklik takmıştı. Bana baktı ve bakışlarından rahatsız olduğu belli bir şekilde, "Ooo sevgili kardeşim, yakut kullanmışsın. Keşke bana söyleseydin sana eski küpelerimden birkaç tanesini ödünç verirdim" dedi ve fütursuzca yerine oturdu. Ben ona bakarak cevap verdim. "Benim eskilere ihtiyacım yok Karamelciğim sağ ol. Bu bolluk ülkesinin bana veremeyeceği bir şey olamaz" diyerek gözlerine gözlerimi diktim. Karamel kısık bir sesle gözlerini yere eğerek, "Evet doğru ya, onun için benim eski aşkımın yani Okyanus'umun peşinden ayrılmıyorsun" diye söylendi. Ben, "Efendim Karamel, istersen yüksek sesle tekrarla babam da duysun" dediğimde o, "Hiç bir şey demedim kardeşim.Umarım yemekte et yoktur. Çünkü ben bugün güzel bir peynir salatası yemek istiyorum diye mırıldandım" dedi.

      Zencefil kapıdan içeri girdi. Arkasında iki küçük sihrimini vardı ve demir bir yemek arabası sürüyorlardı. Yemek sahanlarının üzeri yaldızlı gümüş kaplar ile kapanmış ve mis kokular dışarıya geliyordu. Zencefil, yemekleri birer ikişer masaya koydu ve çorbalarımızı servis ettikten sonra bir kenara çekildi. Karamel gözlerimin içine bakarak çorbasını içiyor ve kısık gözlerle beni süzüyordu. "Eee sevgili kardeşim odana alışabildin mi?" diye sordu bana. Ben, "Evet canım kardeşim, odama da sınıfıma da arkadaşlarıma da alıştım" dedim. "Sen de sanırım okulda çok bunalmış olmalısın ara ara dışarı çıkıp hava aldığını gördüm, ışıklar bulunmadığında" diye ekledim. Karamel artık emindi onu gören bendim. Ama sanırım bu konuşmaya hazırlıklı olduğundan, "Hayır tatlım yanlış görmüşsün. Ben geceleri çok derin uyurum ama seni geceleri uyku tutmuyor galiba. Çünkü gece sınıfımızdan bir çocukla bahçeleri turluyormuşsunuz" dedi. Ben, "Hayır yalan söylüyorsun!" dediğimde o ise sinsilikle, "O zaman ispat et" dedi. "Şu çocuk... Adı neydi onun? Deniz değil... Neydi... Hah buldum. Okyanus. Onunla fazla samimi olduğunu duymuşlar" diye ekledi, yüzünde bir zafer gülümsemesi ile. Ben, "Sinsiliğin ve yalancılığın gözlerinden okunuyor" dedim. O da gülümseyerek yemeğine devam etti.

      Babam, "Karamelciğim okuldaki durum bana bildirildi" diye araya girdiğinde Karamel, "Babacığım sadece kütüphanedeydim. O kadar ders çalıştım, o kadar ders çalıştım ki orada derin bir uykuya dalmışım. Bir daha olmaz. Bilirsin işte Eğitmen Satürn beni sevmez tamamen uydurması" dedi. Gözlerinin içine baktım ve, "Eminim, eminim zaten kimsenin işi gücü yok sana yalan atmakla uğraşacak" dedim. Babam, konunun daha da açılacağından korkmuş şekilde, "Evet neyse bu konu kapandı. Karamel bir daha ev dışında uyumayacağını söylediğine göre esas konumuza dönelim. Yarın kardeşinin partisi var ona yardım etmeni istiyorum organizasyonla ilgilensen iyi olur. Jale yarın için hazırlanırken organizasyon işleri sana ait" dedi. Karamel gözlerini ayırarak babama baktı ve, "Nasıl? Ama majesteleri benim de kendime göre işlerim var. Koca organizasyonu ben tek başıma idare edemem. Lütfen anlayışlı olun" dedi. O da, "Hayır prensesim sen ilgileneceksin! Hem ne işin var ki?" diye sordu. Sesinde sorgulayıcı bir ton vardı. "Farz et ki okullar tatil olmadı. Ne yapacaktın okulu mu bırakacaktın? İş sana ait, o kadar. Bu bir emirdir" dedi. Babamın, Karamel'i kötü planlarından uzak tutmak için böyle bir göreve mecbur ettiğini anlamıştım. Ve keyifle yemeğimi yemeye devam ettim. Karamel ise yerinden sert bir kalkış yaptı. "Majesteleri midem iyi değil. İzninizle uyumaya gideceğim" dedi ve oradan kayboldu.

Bu bölümü kısa yayımladım arkadaşlar.

Çünkü gelecek bölüm karşınıza bir sürpriz ile çıkacağım.

Gelecek bölüm olanlar, kaldığı yerden Karamel'in ağzından anlatılacak.

Kim bilir belki Karamel'in de kendince haklı olduğu yerler vardır.Onu da dinlemek lazım değil mi?

Gelecek bölüm Pazartesi gelecek.

Okuyan,yorum yapan,oy veren herkese teşekkür ederim

ALTIN ASALI EJDERWhere stories live. Discover now