59.BÖLÜM BİZ NEDEN AYRILDIK SENCE?

51 9 0
                                    


     Ben, "Başgeneralim, ben kendimce bir plan yaptım" dedim. Cebimden ufak bir poşet çıkardım ve "Korinimetto" diye bağırdım. Poşeti yere koydum. Poşet, ikiye üçe dörde ona yirmiye kırka yüze katlandı.Kocaman bir çuval oldu. İçerisinde Lamippaslıların, ölü törenlerinde giydikleri uzun siyah pelerinler ve büyük kırmızı kukuletalar vardı. Yakuttan uzun kolyelerden de binlerce bulunuyordu. "Şimdi beni iyi dinleyin" dedim. "Gecenin en karanlık saatinde Lamippaslılara, bu sahip olduklarımıza teşekkür etmemiz için bir ayin düzenlemeyi teklif edeceğim. Daha şölen devam ediyor. Sabaha kadar devam edecek.Şölen sonunda ayin, herkesin hoşuna gidecektir. Ben, bunu kabul ettirdiğimin bir işareti olarak gökyüzüne yeşil bir ok fırlatacağım.Siz o oku gördüğünüzde bu çuvalı açın.Bu çuvaldaki kıyafetlere bakın. Herkes ayinde aynı kıyafeti giyer.Sadece kraliyet soyundan olanlar kırmızı pelerin giyerler.Onun dışında herkesin giyeceği elbiseler aynıdır. Siz de tam şafak sökerken yani ayinin sonunda ufak ufak şehre gireceksiniz. Sizin olduğunuz anlaşılmasın diye yüzünüze siyah boyalar süreceksiniz. Ayinin bitmesine yakın, etrafa ufak sis sihirleri yapacaksınız. Elbiselerinizin altında zümrüt değnekleriniz ve silahlarınız olacak. Ayin biter bitmez ortalığı kaplayan siste kıyafetlerinizi çıkaracak ve diğer siyah elbiseli tüm Lamippaslıları ve kötü niyetli perileri yok edeceksiniz. Ancak Kraliçe Gece'ye dokunmayacaksınız, onu ben öldüreceğim. Onun annemin ölümüne sebep olduğunu ve babamı da öldürmekle fikriyle yetinmeyip beni ortadan kaldırma planları yaptığını duydum. O yılanı kendim öldüreceğim" dedim ve Okyanus'un babasına yönelerek; "Ancak Başgeneral,kraliçenin kızı da güçlü bir cadı olduğundan ve çok iyi korunacağından Prenses Kıvılcım'ı sizin öldürmeniz daha uygun olacaktır. Yani deneyimlerinize dayanarak" dedim.

     Hepsi fikrimi beğendi ve onayladılar. Bana teşekkür edip yokluğumun orada anlaşılmaması için bir an önce yoluma koyulmam gerektiğini söylediler. Ben,"Haklısınız ben bir an önce sarayıma döneyim. Sizi de şafak sökerken yanımda görmek istiyorum. Gitmeden önce hepinizden özür dilerim. Yanlış davranışlarım çok feci sonuçlar doğurdu. Geç de olsa hatamı anladım ve aranıza tekrar katılmak istiyorum. Buna inanın" dedim ve Okyanus'a yönelerek, "Sen de lütfen buna inan Okyanus. Beni affedin" dedim.

     Hepsinin yüzünde affetme gülümsemesi vardı. Başgeneral, "Prensesim üzülmeyin, hepimiz hatalar yapıyoruz. Eminim kralımız ve prensesimiz bu zulümden bir an önce kurtulacaklar. Sizi tekrar aramızda gördüğümüzden çok memnunuz" dedi ve bana sarıldı. Kendimi şu anda daha güçlü hissediyordum ve amaçlarımı başarmak üzere sarayıma doğru yol alırken hepsine veda ettim. On on beş adım yürüdükten sonra Okyanus koşarak yanıma geldi."Karamel" diye bağırdı. Geriye dönerek ona baktım. Gözleri tüm güzelliği ile karşımda duruyordu. Bana bakan bir çift gökyüzü gibiydi. Jale'yi kurtarmak ayrı, Okyanus ayrıydı. Ondan vazgeçmeye niyetim yoktu. Ona âşıktım. Gülümseyerek, "Buyur Okyanus seni dinliyorum" dedim. Okyanus, "Bak, sonradan bizim tarafımıza gelmen çok güzel oldu. Çünkü zaten olması gereken de buydu. Sen Zümrüdüanka'nın prensesiydin ve onlarla hareket etmen gerekiyordu. Ben buna çok sevindiğimi söylemek için yanına geldim ve iyi ki yanımızdasın Karamel" dedi.

     Ben,Okyanus'a doğru yürürken, bana biraz eşlik edip edemeyeceğini sordum. Okyanus, "Tabi ki" dedi. Kızgın kumlar yerini gece serinliğine bırakmıştı. Onunla yürürken sanki kumların üzerinde değil de bir bulut parçasının üzerinde yürüyormuş gibi hissettim kendimi. "Hava serin sanki" diyiverdim bir anda.Bu neydi şimdi? Hava serin ha... İyice kalıplaşmış bir cümleyi söylemiştim anlamsızca. Of ya kelimelerimi nasıl ifade edeceğimi bilemeyişim beni sinir ediyordu. Okyanus, "Evet" dedi "Gece olduğundan ısı farkı artıyor. Umarım üşümüyorsundur" diye ekledi. Ben,"Yok hayır. Sadece bilirsin işte konuşmaya başlamak için kalıp bir cümle arıyordum,Okyanus ben sana bir şey söylemek istiyorum" dedim bir an için durarak. Okyanus, "Evet seni dinliyorum" dedi. Ben onun ellerini tuttum. Gözlerinin içine baktım. "Sen" dedim, "Senle ben neden ayrıldık sence?" Okyanus ellerimi ellerinden çekti. Ellerim havada, sahipsiz bir kuş gibi kalmıştı. Hemen ellerimi arkama topladım. Okyanus, "Bak bu çok eski bir mesele. Bunu şimdi konuşmanın pek de bir anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi. Ben, "Yok yok gerçekten hatırlamıyorum. Biz neden ayrıldık?" diye sordum. Okyanus, "Bilirsin işte Karamel. Eskiden kusura bakma ama biraz bencil ve dik kafalıydın. Biz baş başa iken bile sanki bana emir verircesine konuşurdun. Benim düşüncelerimi önemsemezdin. Bu da benim canımı sıkıyordu. Bir süre sonra zaten tartışmalar arttı ve içinden çıkamadık" dedi.

     Ben, "Evet" dedim. "Neden bilmiyorum ama sanki o zaman o doğruymuş gibi geldi. Ama ne kadar yanlış yaptığımı şimdi yeni yeni fark ediyorum. Merak etme her şeyi bozduğum gibi düzeltmek için elimden geleni yapacağım. Seninle aramızdaki ilişkiyi de düzeltmek istiyorum. Bana bak, lütfen, zamanında olduysa şimdi de olabilir" dedim. Okyanus, "Karamel bunu söylemem canını yakacak biliyorum ama ben artık sana karşı bir şey hissetmiyorum. İstersen sen de bu olayı kapat ve bir kenara bırak" dedi. Ben sinirli bir bakış fırlatarak, "Jale değil mi Okyanus? Şimdi de ona kapıldın gittin. Ama Jale benim kadar güzel değil ki! Onun nesine aşık oldun?" dedim. Okyanus, "Jale çok tatlı ve sevimli. Ayrıca altın gibi bir kalbe sahip. Benim yanımda ruh güzelliği en az dış güzellik kadar önemlidir Karamel" dedi. Ben daha da sinirlenmiştim. Ses tonum da tıpkı gerginliğim gibi titriyordu. Ok gibi bakışlarımı ona fırlatarak; "Bak, ben onları kurtaracağım. Hiç yapmadığım şeyleri yapacağım. Ama sen de karşılığında bana bir şans daha vereceksin" dedim. Sonra omuz silkerek güçlü bir blöf yaptım. "Hem ne zorum var ki?Ya bunları yapmazsam? Ya babamı kurtarıp, senin o çirkin sevgilini yok etmelerini izlersem o zaman ne yapacaksın?" dedim.

     Okyanus, "İşte tam da bu tip konuşmalar yüzünden ayrılmıştık. İstersen değerini arttırmışken bir anda düşürme. Eski Karamel'e geri dönme. Hem o benim sevdiğim kızsa senin de kardeşin. Ona bunu yapacak kadar kalpsiz birisi zaten kimsenin sevgisini hak edemez. Bence yapmayı istediğin şeyi değil yapman gerekeni yapmalısın. Neyse seni daha fazla yolundan alıkoymayayım.İkimizin de çok işi var bu gece. Gökyüzüne bakıp yeşil oku bekleyeceğiz. Gelir gelmez de harekete geçeceğiz. Şimdi en iyisi senin bir an önce gitmendir" dedi. Ben sinir ve kırgınlıkla yoluma devam ettim. Yalnız başımaydım. Çöldeki bir akrep gibi yalnız ilerliyordum. Evet, Jale'yi kurtaracaktım. Babamı da öyle. Peki ne olacaktı? Eskisi gibi gölgede kalacaktım. Ama her ne kadar bunu istemesem de mecburdum. Çünkü madalyonun öbür yüzü çok daha korkunçtu. Hain damgası ve idam emri... Mecburiyetten adımlarımı hızlandırdım. Bir an önce saraya varmak için.

Herkese merhaba değerli arkadaşlar.

Yeni bölümde heyecan yine devam ediyor.

Bir sonraki bölüm hafta sonu gelecek.

Okumaya ayırdığınız vakit için teşekkürler.

ALTIN ASALI EJDERWhere stories live. Discover now