45. BÖLÜM "AKLIMA BİR FİKİR GELDİ"

66 18 0
                                    


     Ben, "Ne oluyor kızlar?" diye sorduğumda Hezaren; "İsyan" dedi. "Bu durumu fırsat bilen cadı niyetli kötü periler senin yargılanman için isyan ettiler. Kraliyet kanından bir kişinin ölmesine izin vermeyeceklerini söyleyerek tüm bu durumdan seni sorumlu tutan büyük bir grup Zümrüdüankalı şu anda sarayın etrafında. Büyük Şaman, dayım; Eğitmen Satürn ve Eğitmen Atom saray etrafına engelleyici sihirler yapıyorlar ama isyan gittikçe büyüyor. Karamel için sürenin daraldığını ve senin yargılanmanı istiyorlar Jale" dedi. Ben ellerim ağzımda kekeleyerek,"Pe.. peki" dedim "Şimdi ne olacak? Babam beni yargılanmam için Zümrüdüanka'nın yüce mahkemesine mi sevk edecek?" diye sordum. Hezaren,"Saçmalama Jale.Bir yolunu bulacaklardır. Ancak şu anda pencerelerin açılması da senin bu odadan çıkman da güvenli değil.Bekle biraz" diye seslendi. 

     Dışarıdaki sesleri duyabiliyordum. "Onu yargılayın, Karamel prensesimiz şimdi eziyet çekiyor onun yüzünden!" diye bağırıyorlardı. Ben bu olanlara daha fazla dayanamamış ve kızları dinlemeden bir hışımla çıkarak toplantı odasına gitmiştim. Babam, "Tatlım, Hezaren'i yolladım. Senin burada ne işin var?Sarayın içi bile senin için güvenli değil" dedi. Ben ona baktım ve,"Beni Kaf Dağı yüksek mahkemesine ver baba" dedim. "Ben, suçlu değilim.Bu, er geç anlaşılacak.Ayrıca böyle suçlu gibi bir kenarda saklanmak istemiyorum" diye ekledim. Babam bana baktı ve, "Merak etme" dedi. "Bir çaresini bulacağız. Seni Kaf Dağı'nın yüce mahkemesine vermeye niyetimiz yok. Hem biz üç saattir burada Konsey ile çözüm arıyoruz meleğim" dedi. Başyargıç,"Bir daha söylüyorum, buna mecburuz majesteleri. Kraliyet kanından birinin ölmesine izin veremeyiz" dedi bana sert bir şekilde bakarak. Onun soylar önce cadı kanından olduğuna dair rivayetler vardı. Papatya hiç babasına benzemiyordu. Babası sert yüzlü ve iri bir periydi. Papatya ise yumuşak kalpli,narin bir peri kızıydı. Başyargıç yarı cadı olduğundan bana çok sıcak bakmaması normaldi.

     Mavisihri bir anda sinirle yerinden kalktı. "Sen ne diyorsun Başyargıç! Bir veliaht asla yargılanamaz. Hem de yüksek Kaf Dağı mahkemesinde, cadılar, karabüyücüler ve Zümrüdüankalılar önünde. Bu asla mümkün değil!" dedi. Eğitmen Satürn, "Mavisihri'ye katılıyorum. Bu mümkün değil! Böyle bir şey onlara güç kazandırır. Başka bir yol bulmak lazım" diye ekledi. Babam, "Başka bir yol... Bir başka çözüm olmalı. Başgeneral bir önerin var mı?" diye Okyanus'un babasına sordu. Başgeneral, "Majesteleri bunun tek bir yolu var" dedi. Babam, "Ne?" diye sorduğunda Başgeneral bir an için duraksadı ve, "Savaş majesteleri savaş... Lamippas ile savaşacağız" diye ekledi. Eğitmen Atom tiz sesi ile,"Bu mümkün değil!Tüm Zümrüdüanka'yı bir anda savaşa mı sokacağız?" diye haykırırken Vezir Primis, "Büyük yangını unuttunuz mu, yeterince kurban vermedik mi o bataklık Lamippas'a?" diye bağırıyordu. Babam,"Hayır" dedi "Masumlar zarar görebilir, başka bir yol bulmamız lazım. Zaman daralıyor isyan büyüyor" diye ekledi.

     O sırada Baki, "Efendim benim naçizane bir önerim var" diye söze girdi. Başyargıç, "Senin mi? Ha ha ha çok komik. Sen bu sarayda sadece iç güvenlikten sorumlu olduğunu unuttun galiba" diye sert bir sesle Baki'yi azarladı. Ancak babam Baki'ye çok güveniyordu. "Bırakın Başyargıç, konuşsun. Baki, benim için çok değerli biridir" dedi. Baki, "Prensesimizi Zümrüdüanka'da kopyalayamıyoruz. Çünkü burada her suretten tek bir Kaf Dağlı dolaşabilir. Aksi durumda biliyorsunuz suret karışması ile lanetlenilir." derken; Başyargıç,Baki'nin lafını kesti, "Evet, evet suret karışmasının ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani sahte suret Kaf Dağı'nda oluşursa sahte ile gerçek suret birbirine girer ki bu da sureti karışan kişinin ruhunun da karışmasına yani delirerek ölmesine neden olur." Dedi. O sırada Baki derin bir nefes alarak, "Evet başyargıcım. Ama bu suret ya Kaf Dağında oluşturulmadıysa?" diye sordu. Babam, "Nasıl yani?" diye Baki'ye sorduğunda Baki; "Bakın efendim, isyanlar çoğaldı.Herkes Prenses Jale'nin bir an önce yargılanmasını istiyor. Ancak bir veliaht yargılanamaz. Ancak Prenses Jale'nin fani dünyada olan kopyasını buraya getirebiliriz.Biliyorsunuz o da peri kanından burada yaşayabilir. Ayrıca yargılanmaya o gider bu durumda suret karışması da olmaz" dedi. Babam, "Güzel fikir ancak,Jale'nin fani dünyadaki akıbetini ne yapacağız?" dediğinde Baki, "Efendim zaten Prenses Jale fani dünyada kimsesiz.Annesi ve babası olmadığından kaybolmuş olma ihtimali olabilir. Bu olaylar durulduktan sonra da Dünya'da bir yerde ölmesi emredilir ve kopyanın görevi biter. Hem ileride kötü niyetli kişilerin de eline geçmemiş olur" dedi.

     Babamın bu fikir çok aklına yatmıştı. Coşkulu bir sesle yüzünde rahatlamış bir ifade ile, "Evet" dedi. "Aslında seni de Konsey üyesi yapmalıyız sen bir dahisin Baki. Bu işten bu şekilde kurtuluruz. Hatta bırakalım kopya Jale'yi zindana atsınlar hatta yargılasınlar. Biz de bu durumu fırsat biliriz, güvenliği sağladıktan ve Karamel'i de kurtardıktan sonra Lamippas'a savaş açarız. Kraliçe Gece'ye tüm bu olanların hesabını sormuş oluruz. Çok güzel bir fikir Baki seni tebrik ediyorum. Derhal fani dünyaya dönüyorsun ve Kopya Jale'yi alıp buraya geliyorsun" dedi. Ben duyduğum cevaptan hoşnut olmuştum. Çünkü Karamel kaçırıldıktan sonra hemen çıkan isyanlarla korku dolu bir şekilde yaşamak, ya da bunun olmasını istemiş olduğumu cesurca söylesem de gerçekten yargılanmak istemiyordum. 

     Babam, "Bak tatlım çözüm yolunu bulduk. Sen bu süre içinde hiç odandan çıkmayacaksın aman ha sakın! Senin kopyanın buraya geldiğini öğrenen olursa sen de Karamel de mahvolursunuz. Sakın burada olduğunu belli etme. Zencefil ve kızlar hariç kimse bilmeyecek ona göre" dedi. Başyargıça dönerek, "Zümrüdüanka için bu lazım değil mi başyargıcım, yani sır tutmak gerek" dedi. Başyargıç, "Tabi kralım" dediyse de babam bir tek ona güvenmemişti. Bakışlarından bu belli oluyordu. Ben, babamın söylediklerini yaparak bir an önce odama çıktım. Kızlara herşeyi anlattım. Kızlar da duyduklarından memnun oldular. Doğru ya, bu şekilde kimse zarar görmeyecekti. Ancak Papatya'ya babasını göz hapsinde tutması gerektiğini; babamın ona pek güvenmediğini söyledim. 

     Papatya omuz silkerek, "Biliyorum" dedi."Ona ben bile güvenmiyorum. Peri mi, karabüyücü mü belli değil.Merak etme ben Zümrüdüanka'yı korumak için gerekirse babamı ispiyonlamaktan kaçınmam" dedi. Hezaren onu alnından öptü ve, "Senden bunu duymak ne büyük gurur Zümrüdüanka'nın güçlü savaşçısı" diye kıkırdadı. Kızlar meraklarına hakim olamayarak aşağıya indiler. Papatya babasını göz hapsine alacak; Hezaren de olanları dayısından bir kez daha dinleyecekti. Amma meraklıydılar. Ben de birkaç günlük oda cezasını değerlendirmek adına herşeyin yoluna gireceğine inanarak koltuğuma oturdum.Elime, Okyanus'un okulun ilk günü bana hediye ettiği ufak Kaf Dağı Dili kitabını aldım ve öğrenmeye çalıştım.

     Elimde kitap uyuyakalmışım hem de birkaç saat falan da değil. Ah Zencefil ah...Uykusuz kaldığım gece sabaha kadar yorgun düşmüştüm. Üstüne de bu olanlar olunca hiç uyuyamamıştım. Zencefil de bana bir bardak nane çayı hazırlamış içine de sihirli otların özünü koymuştu. Kaf Dağı Dili kitabı okurken bu beni rahatlatmış ve derin bir uykuya yatırmıştı. Belki de merakıma yenik düşmeyip odamdan dışarı çıkmamam için bunu yapmışlardı. Yani uyuyup, ayakaltında olmamamı istediler. Ancak o kadar uyumuşum ki uyandığımda başım uyumaktan ağrıyordu. Sendeleyerek ayağa kalktım. Of of... Ne takvim vardı ne de saat. Acaba saat kaç olmuştu? Acaba kaç saattir uyuyordum. Penceremde perde onun da önünde panjur vardı,gün ışığı arasından süzülüyordu, bir aralasam ne olurdu acaba? Yine derinden bir Of of...Ne yapmalıyım diye düşünürken;aklıma birden küre geldi, doğru ya küreden Hezaren'i arayabilirdim.

     Hemen küreme sarıldım. Hezaren'i küreden aradım. Hezaren,"Tünaydın Jaleciğim uyuyalı epey olmuş herhalde" diye kıkırdadı. Ben,onların nerede olduğunu sorduğumda,odalarında olduklarını ve her şeyi anlatmak için yanıma geleceğini,kilidi açmam gerektiğini söyledi. Ben kilidi açar açmaz, bir anda kürenin içinden Hezaren yanıma ışınlandı. Ben, "Ne oldu Hezaren hadi meraktan çatlayacağım" dedim. Hezaren, "Son gece prensesim bu gece pembe ayın son gecesi. Bu gece de Lamippas ile Zümrüdüanka arasında savaş çıkmazsa bir daha çıkamaz. Senin kopyan şu anda her iki ülkenin de temsilcilerinin olduğu Kaf Dağı'nın yüce mahkemesinde yargılanıyor. Aman sakın dışarı çıkmaya çalışma" dedi. Ben, "Peki Karamel?" diye sorduğumda onun da orada olduğunu, lazerden bir parmaklıkla Kraliçe Gece tarafından rehin tutulduğunu söyledi. Ben çok merak ediyordum. Acaba Kaf Dağı'nın yüce mahkemesinde ne konuşuluyordu?

Herkese tekrar merhaba arkadaşlar.

Acaba Kaf Dağı Yüksek Mahkemesi'nde neler olacak?

Sizce Jale'nin gerçek olmadığı anlaşılacak mı?

Buradan sonra mikrofunu Karamel devralacak.

Mahkemede olanları onun ağzından dinlemeye devam edeceğiz.

Heyecan devam ediyor, okumaya ayırdığınızı vakit için teşekkür ederim.

ALTIN ASALI EJDERWhere stories live. Discover now