1. Bölüm Mustafa'nın Defteri

7.5K 292 145
                                    


Mustafa'nın karalama defterinden alıntı:


Koşmaktan ayaklarımın tabanı sızlamaya başlamıştı, hava soğuk ve hafifçe sulu sepken yağarken ben terli terli koşuyordum. Peşimde nereden baksan 8 yada 10 kişi bilemiyorum. Ama bildiğim tek şey ellerinde silah olduğu. Girdiğim sokak karanlık ve ıssız. Nereye gidebilirim ne yapabilirim. Teke tekken sorun yok üçe tek yine sorun yok ama kalabalıklar. Şerefsizler en yakın arkadaşımı bıçakladılar. Ben de bıçaklayanı komaya soktum ama bunlar kim? Ulan nereden düştüm ben bunların içine...

....


Ben çok küçükken yalnız kaldım. Sonraları o yalnızlığımı dolduracak ve unutturacak o kadar zaman yer mekan insan olmasına rağmen ben yine o eski çocuk kalbindeki boşlukla yaşayan adam oldum. Hayat kimilerine çok güzel toz pembe güzel olsa da ben gibilerine pek o kadar anlayışlı değildi.




Ben Küçükken :


Kaç yaşındayım hatırlamıyorum ama küçüktüm daha ilk okula dahi gitmiyordum. Zaten o zamanlar anaokulu da yoktu Marmaranın yeşil ve güzel bir ilinin yeşillikler arasındaki bir kırsal yerleşim alanıydı burası.


Babam ayda bir kez gelirdi eve ve babamın gelişlerini iple çekerdim. Babam bana hediyeler getirirdi her seferinde mutlu olurdum o anki düşüncemle mus mutluydum ben. Babam sert mizaçlı bir insandı dedeme göre sever ama belli etmezdi. Ben babamın sevgisini pek tattım denemez. Ama beklerdim yine ben babam gelse de hediyeler getirse diye. Bana havalı tabanca getirmişti son gelişinde. Güzeldi çok sevmiştim onu ben. tetiğe basında ucundaki tapa hava basıncıyla pat diye açılıyordu ama bir yere gittiği yok tabi. ucunda asılı kalır tekrar takardım tapayı. Yine oynuyorum sessizce yaklaştım babama hani bana hediye aldı ya hani mutluyum ya oynayıp babamla paylaşacağım mutluluğu. tetiğe basmamla babamın " lan eşşoleşşek " diyerek bana tokatı basması bir oldu. Çok üzülmüştüm ve zoruma gitmişti. Ben sadece babamı özledim bana hediye aldı onunla oynayıp onu sevdiğimi göstermek istemiştim ama... Koşarak gittim odama ve kapıyı kilitledim. Oysa ilk çocuktum ben. ilk ve erkek ve tek çocuk. Sevmeliydi babam bana göre. Dediğim gibi sevemedi babam beni. Ben doğarken ölmüş annem. Hiç tanımadım onu bir kaç resim hariç. Arkadaşlarım anlatır annelerini mis kokulu sevgi dolu bir şeymiş anne. Ama ben kavrayamıyorum anlayamıyorum. Bilmiyorum ki. Ben daha küçücük çocuk ben annesiz ben sevgisiz. günler gelip geçiyordu. Dedemlerde kalıyordum o zamanlar. Babam istanbul'da çalışıyordu. Ve her dört gözle gelişini beklememin sonucunda sevgisiz bir hüsran vardı. İlkokul zamanı geldi çattı. ilkokula yazıldım... Çok heyecanlıydım okul hem korkuyor hem de heyecanlanıyordum.



Ayağımda siyah kara lastik, üzerimde kara önlük, beyaz yakalık, önlüğün sol üst cebinde kareli mavi yeşil çizgileri olan bir mendil ve gri bir kumaş pantolon ha birde sırt çantam olduğu halde bir elimle dedemin elini tutup okulun yolunu tuttum.




Okula Başlarken


Daha 6 yaşındaydım dedemin elinden tutup o taşlı ve tozlu yollardan geçerek yolun altındaki okula giderken. Çantamda defterlerim ve kitaplarım vardı ve çok ağır geliyordu bana. Ya okulun sorumluluğundan yada kitapların çokluğundan. Yine ayaklarımı sürüyordum yere ve dedem:

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now