34.Sinem'in Köyünde

3.4K 106 110
                                    


       Yemekten sonra keyfine vara vara o temiz havanın, çayımızı da içtikten sonra depoyu fulleyip çıktık yola.

       Ben tabi iki poşet yiyecek doldurdum arabaya. Yiyecek derken de bisküvi , gofret, bir kaç tane kola, iki enerji içeceği, ıvır zıvır. Emrah'ın gözü yolda dikketli bir şekilde yolculuk yapıyoruz. Emrah ne zaman bu kadar usta şoför olmuş diye içimden geçirirken.

" Kanka kolanın birini açıp bana verir misin. Co-pilot Musti"

" Al kanka. Yani bir nevi yardımcı pilotum dimi" Aslında ikimizde biraz gerginiz biraz ortamı rahatlatmaya yetiyor du Emrah'ın ufak tefek takılmaları.

       Ben bir taraftan atıştırıyordum bir taraftan da sohbet ediyorduk Emrah ile. Yasemin Sinem'in Samsun Bafra'da olabileceğini söyledi. Orada değilse anne tarafı olan Konya'da olabilirmiş. Emrah bana döndü:

" Co-Pilot Musti. "

" Söyle kuzen"

" Önce nereye gidelim. Burada karar ver karadeniz tarafına mı yoksa Konya mı"

" Kanka Konya olsun. "

" Tamam moruk. Ama yolumuz çok uzun enerji içeceği var dimi"

" Var kanka var. "

        Ben çok kola içmiş olmalıyım. Saatte bir benzinliğe uğramak zorunda kaldık. Bir kaç kez yanlış yola girdik. Biraz da benim yüzümden oldu tabi . Tabelalara bakmam gerekiyordu. BEn ise etrafı setrediyordum. Daha önce hiç görmediğim yerler.  Güzel, farklı, değişik.  Bir yerden geçerken deniz gördüm.

" Kanka bak deniz var la"

" Moruk ne denizi iç anadolu da. Göl o göl. Bak tabelaya Gölbaşı yazıyor. Bir de tabelalara bakacaktın. Sen nasıl Co-Pilotsun moruk. Kendime bir Co-Pilot ayarlamam lazım. Olmayacak bu iş. O elindekine ne yazıyorsun kanka. O defter de elinden bir düşsün."

" Kanka anılarımı yazıyorum ya. İleride okuduğumuzda anarız bu günleri."

" Moruk o kadar yaşar mıyız bilmiyorum."

" Ne demek ula o?"

" Neyse kanka camları açıyorum. Sıcaktan hararet bastı. Konya'ya gelmeden uyumamı istemiyorsan tabi."

" Tamam kanka aç "

" Bunları da yazıyor musun peki"

       Gülüştük . İnsanın bir yakınının olması iyiydi . Tek yakınım Emrah'tı zaten.  Gece aynı evi paylaştığım Aybüke de değildi, annesi Sude hanım da değildi , babam da değildi.  Zaten Hasan baba babamdan çok babalık yaptı bana. Bir kez daha mola verip Konya'ya geldik. Konya'ya gelince bir park yerine park ettik arabayı ve Emrah bana dönüp:

" Geldik kanka nereye bakacağız"

       Sağa sola bakıyordum sadece. Bilmiyorum ki. Burada mı ki. Nasıl bulacağım. Arabadan inip kaldırıma oturdum. Aklımdan geçenler sadece Sinem'li anılar. Sadece Sinem. Nasıl bulacağımı bilmediğim bir şehir. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Ezan sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. ayağa kalkıp sağda soldaki insanlara baktım. Emrah'ta gelip oturmuş yanıma . Uzattığı eli tutarak kaldırdım onu da. Karşıdan gelen bir kız Sinem'e benziyor. Elim ayağıma dolaştı resmen. Saçları onun gibi. Yürüüşü de benziyor. İçim içime sığmıyor sevinçten , heyecandan. Yaklaştı. Yaklaştı. Biraz daha yaklaştı ve benim ona baktığımı fark etmiş olacak ki bana baktı yanımdan geçerken.

       Bu kız Sinem değildi. Uzaktan yakından bir benzerlik te yoktu. Bir kız daha geliyor. Sinem kesin bu Sinem. O da Sinem çıkmadı. Herkes Sinem'e benziyordu uzaktan. Ya da ben öyle görmek istiyordum. Umudum kalmamıştı. Emrah bir şeyler diyor anlamıyorum uzaktan sesler şeklinde geliyor bana. Omuzuma dokundu sonra da omzula attı kolumu. Eskiden olduğu gibi ve beni kendime getirdi.

Emrah:

" Hadi moruk gidiyoruz. Bu şekilde olmaz en azından Samsun için bir adres var elimizde"

" Tamam kuzen ama sen çok yorgunsun."

" Moruk konumuz bu değil. Yorgun olabilirim. Kendimi iyi hissetmediğim yerde kenara çeker uyuruz olmaz mı"

" Olur kanka Allah razı olsun"

" Bak şurada iskenderci var. Şansa bak. Hadi birer iskender yiyelim."

" Bir buçuk yerim ben kuzen"

" Lan nereye yiyorsun o kadar şeyi anlamıyorum ki. Tamam bende bir buçuk yerim yiyemediğimi de sen yersin."

       İskenderleri yedik. Emrah yiyemediği için ya da benim daha aç olduğumu fark ettiği için bilmiyorum birazını bana bıraktı. Ben Emrah'ın tabağından, Emrah beninm tabağımdan yer. Aynı bardaktan su içeriz. Bizim aramızda sorun olmuyor böyle şeyler.  Birer de sigara ve çay içip kalktık oradan.

       Emrah en az 6 yada 7 saatten önce varamayacağımızı söylereyerk zaman kaybetmek istemedi.  yolda bir ara uymuşum. Hava kararmış. Emrah'ta yorgun uykusuz. Kenara çekip biraz uyumuş. Saat gece yarısını geçerken uyandım. Baktım Emrah uyuyor. Geri uyudum. Sabah güneşiyle uyandırdı beni Emrah. Samsun'a kadar gelip uyumuş. Köy usülü kahvaltı yazan bir yere girip kahvaltı yaptık. Benim aklımda Sinem ve pek tadım yok. Emrah takılıyor bana neşemi getirmek için. Pek te işe yaramıyor açıkcası ama gülümsüyorum Emrah'a. En azından onun moralini bozamam.  Kaç saatlik yol geldik. Gözlerinden anlaşılıyor yorgunluğu. Bu haldeyken bile benmi neşelendirmek istiyor. Emrah işte. Kahvaltıyla bolca çay içtik. Her tarafta temiz hava. Daha bir yeşil burası. Kalktık, yola koyulduk yine. Bafra'ya geldik. Samsun'dan harita almıştım. Bafra'dan sonra gideceğimiz yolu tarif ettim. Şimdi Co-Pilot gibi hissetmiştim kendimi. Bafra'dan köye doğru ilerledik. Henüz öğlen olmamıştı. Köyde Yasemin2in de tarifiyle evi bulduk. Ama kahvenin önüne çektik arabayı. Zaten kahveye çok yakın ev. Benim gözüm hep orada. Çayların biri geliyor, biri gidiyor. İçtiğim sigaranın haddi hesabı yok. Şimdi çıkacak evden diyorum. Şimdi çıkacak. Beni görünce o kadar sevinecek ki...

       İkindi ezanı da okunalı epey oldu. Tam umudum bitmek üzereyken evden çıktı güzeller güzeli. Kapının önündeki köpeğe yemek artığı verdi. Sanki hissetmiş gibi sağa sola baktı. Gözü bende takılı kaldı. Başını yere eğdi. Kahveden bir genç gülümseyerek geçti yanımdan. Yaklaşırken de "Sinem" diye seleniyordu. Ne sinir bir sesti bu. Benim sevdiğim kıza sesleniyordu. Yumruğumu sıkmışım. Emrah kolumu sıktı. Genç Sinem'in yanına gitti. Sinem'in annesi :

" Bey damat geldi. " dedi.

İşte o an yok olmak istedim.

Sinem başını kaldırıp tekrar baktıu bana. Sonra arkasını dönerek eve girdi.

Ne yapacaktım. Ne yapabilirdim. Sinem gerçekten seviyor muydu. Mecbur mu kalmıştı. Düşüncelerden kafayı üşütmek üzereyim. Hiç bir şeyin değeri yok artık gözümde. Geri dönmek istemiyorum. Buralarda bir yerlerde ölmek istiyorum.  Her şey anlamsız.


Arkadaşlar merhaba bir süre aradan sonra bölümü ancak yayınlayabildim.  İşlerin sorunlu olması nedeniyle ancak. Sabrınız için teşekkür ediyorum.

Saygılarımla

Mustafa

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now