12. Bölüm Lise 1 ve Yeni Başlangıç

4K 195 32
                                    

O akşam çok geç geldi uykum. Sabahında da babamın telefonu ile uyandım. Babam dönmüş tatilden. İki gün sonra nikah olacakmış, kendi aramızda dedi babam. Öyle şatafatlı istemiyormuş eşi olacak kadın. Çalışmıyordum genelde evdeydim arada Sinem'den gelen mesajlara yüzeysel cevaplar verip onu ümitlendirmekten çekinerek attığım bir kaç mesajdan başka bir şey yapmadan iki günü geçirdim. Tek yaşamaya alışmıştım, babamın yüzünü göremez olmuştum. En azından hakaret, küfür ve dayak yoktu. Nikah günü okul için aldığım takım elbisemi giydim. Nikah pazar günü, bir gün sonra da okul başlıyor.

Aynanın karşısına geçip süzdüm kendimi iyice. Fena sayılmazdım, saçlarıma şekil verdim , sağdan sola taramayı seviyorum. Yine hafifçe ıslatıp taradım saçımı ellerimle, tarak kullanmayı sevmiyorum. Son bir kez daha üzerimdekilere baktım. Sigara paketini ceketin iç cebine koyuyorum, zaten beş dal bir şey var. Naneli şekerimi de aldım, malum babamla yakın olacağız bu gün ve sorun çıkmasını istemiyorum. Evdeki kontroller de tamam ocak kapalı, sular kapalı, balkon kapısı ve pencereler de. Çıkıp kapıyı kilitliyorum.

Hızla nikah salonuna giderken yolda gördüğüm mahalle büyüklerine selam veriyorum, hepsi babamı soruyorlar bir şey diyemiyorum. Görünmüyor bu günlerde diyenlere memlekete gitti diyebiliyorum, memlekete gitti ama gelecek.

Nikah salonuna biraz erken gelmiştim, geç kalıp babamdan azar işitmemek için. Nikah salonunun dışında, dışarıda bir banka oturdum, hava güneşli ve sıcak. Ceketle terliyorum. Tekrar içeri girdim içerisi en azından gölge biraz iyi geliyor. Zaman geçmek bilmiyor sıkılıyorum. Beklemekten nefret ederim zaten eskiden beri. Muammayı sevmem, ne olacaksa bir an önce olmalı. Girişteki büyük camdan izliyorum dışarıyı. Babamın arabası yaklaşıyor girişe, Gelin hanım şatafatlı düğün istememişti ama çok güzel bir gelinlik var üzerinde. Hatta kızı Aybüke'de bile bir gelinlik var. Ben kenara çekiliyorum yol veriyorum onlara. Ne babamın gözü beni görüyor ne Sude hanımın ne de Aybüke'nin. Hatta beni kenara ittirir gibi hareket yapmaya çalışıyor Aybüke, ben hızla kenara çekiliyorum. Orada onun o hareketi o kadar yakıyor ki canımı, camları yumruklayarak kırmak geçiyor içimden. Herkese her şeye isyan edesim geliyor. Sakinleşmek için dışarı çıkıp başımı gökyüzüne çeviriyorum. Bir kaç bulut var, bulutlara bakıyorum uzun uzun. Bir tanesini uçağa , diğerini de uçurtmaya benzetiyorum. Biraz rahatladıktan sonra girdim içeri ve babamların olduğu tarafa ilerliyorum. Nikah başlamak üzere hareketleniyor babamlar.

Takılıyorum peşlerine. Nikah salonuna girdik. Sude hanım ve babamın nikahları kıyılıyor. Hepsi çok mutlu, ben zor duruyorum orada. Nikahtan sonra üçü arabaya biniyorlar ve babam bana işaret yapıyor , yaklaştım babama :

" Oğlum biz bir kaç gün için Sude hanım ile beraber tatile gidiyoruz. Aybüke annesinden hiç ayrılmamış o da bizimle gelecek. Geri göndüğümüzde görüşürüz. Var mı bir şeye ihtiyacın" diye de ekliyor babam. Şaşırıyorum, bu benim babam mı diyorum içimden.

" Yok baba sağ ol, iyi tatiller diyorum" gidiyorlar. Sanki onlar yıllardır aile, beraber yaşıyorlar hiç annesinden ayrılmamış o gidiyor ben neden gidemiyorum. Kıskançlıkla birlikte ben öylece baka kalıyorum arkalarından. Moral diye bir şey kalmıyor bende, ne yapayım nereye gideyim bilemiyorum.

Beni neden çağırdın ki buraya. Süs ve göstermelik oğul olarak mı. Babamın onlar çoktan ailesi olmuş belliydi. Ayaklarım beni yine sahile götürdü, her zamanki bankta buldum kendimi. Ceketimi çıkarıp elime aldım ve oturdum. Ne kadar zaman orada kaldım bilmiyorum, bir amca gelip:

" Evladım oturabilir miyim" dedi

" Tabi amca ne demek" amcanın elinde kağıda sarılı bir şişe var. başlıyor anlatmaya.

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now