26 Meltem ile Randevu

3.9K 159 101
                                    

*** Anı defterinden bire bir alıntı***

Bu gün karneleri aldık.

           Ben okulda başarılı biri sayılırdım. Öyle takdir alamasam da teşekkür eksik olmazdı. Bu sene alamadım. Üzüldüm mü , hayır. Zaten üzgünüm nasıl üzüleyim. Babam haber yollamış akşam eve geldin konuşacaklarım var diye. Gitsem bir türlü gitmesem bir türlü. Kim bilir ne diyecek. Merak ta etmiyorum aslında. Etsem giderim. Belki de giderim. Ne olabilir ki en fazla. Karneme bakmak isteyecek belki. Belki alıştığı teşekkür belgesini eline alıp havalara girecek ben yokken, tabi bir teşekkür belgem olursa.  Pek umurunda olduğunu da sanmıyorum açıkcası. Yaz tatili belki yanında çalıştırmak için beni çağırıyor. Ama ben bu yaz buralardan gitmek istiyorum. Uzaklara çok uzaklara. güneye belki. Bilmiyorum. Bu zor zamanlarımda kimsenin yardım etmesine izin vermedim. Kırdım bir çok kişiyi. Ben bunu tek yaşamak istiyorum , belki bunun acısını seviyorum. Yarım kalmış hissi ile yaşamaya alıştım belki de kime ne. Neyse babam ile görüşmem gerek. Bu günlük seninle işim bu kadar anı defterim. Yarına kadar sağlıcakla kal. Sana da yazmasam içimi dökmesem.  Ha bir de Emrah Meltem ile randevuyu da zoraki ayarladı bana. Bakalım ne olacak. ***

        Anı defterini çantamın en altına koydum. Çantamı da çekyatın yanına yere. Üzerimi değiştirip çıktım eczaneden. Gülderen ablaya da çok yük oluyordum zaten. Bir kaç güne planlarımı yapıp nereye gideceksem gitmem lazım. Aynanın karşısına geçtim saç baş dağınık duş ta almam lazım. Meltem'in karşısına bu halde çıkamam eve de gidemem şimdi. Zaten akşam gideceğim bakalım ne olacak. Saat yedi Meltem'in gelmesine daha iki saat var.  Aceleyle hamama gittim zaten çarşıda var iki tane. En yakın olana gittim. Duş sauna yaklaşık kırkbeş dakikamı aldı. Ama iyi de geldi bana. Vay arkadaş nereden çıktı bu Meltem olayı. Kaşla göz arasında yaktın beni Emrah. Aslında fena da olmaz o da haklı. Eski Mustafa'yı görmek istiyor o da. Sinem'den önceki Mustafa'yı. Neyse. Çıktım hamamdan. Hafiflemiş ve rahatlamış hissediyorum. Çarşıdaki pideciye baktım açık. Sabah sabah pide olmaz belki ama seviyorum mereti. Hemen üç pide bir de kutu kola söyledim. Onları yiyene kadar da zaman geçti zaten.

Meltem ile bulıuşacaktım kaçarım yoktu. Sözleştigimiz noktada buluştuk. Oradan yine akşamki komşu ilçeye gidecektik çünkü orada daha rahat ederdik. Meltem çok abartılı makyaj yapmış ve abartılı bir kıyafet vardı üzerinde. Anlamıyordum biz arkadaştık neden böyle giyinmişti ki. Yan yana yürürüken ona bakılması beni rahatsız ediyor ve kıskanıyordum. Yine Emrah'ın arkadaşının kafesine gittik. Meltem bir şeyler ima etmeye çalışıyordu fakat anlam veremiyordum.

" Sen beni duşarıya çağırmazsın. Hayrola , hep iş yerinde görüşürdük, hayırdır" gibi kelimeler kullanıyordu. "

" Buluşmak isteyemez miyim arkadaşımla " dedim. Halbuki mecbur kalmıştım. Halimden mumnun muyum diye düşününce evet memnundum tabi ki.

          Tavla istedim ve tavla oynamaya başladık. "Kaybeden kazanana yemek ısmarlayacak" dedi. Ben de kabul ettim. Altı üstü bir yemekti ne olacaktı ki.

Ben tavlayı pek bilmem aslında ama şanslıyım. Genelde Emrah ile tavla oynadığımızda Emrah dizer taşları. Benim şansa onu yendiğim çok oldu. Neyse. Meltem'e dizdirdim taşları.

" Sen taşları bile dizmeyi bilmiyorsun şaka gibi ya" dedi.

" Sen diz bir taşları da gör" diye blöf yaptım. Meltem'e karşı şansım yoktu. Zarlar sanki bana hep hileli. Meltem hep çift atıyor bu kadar da şans olmaz.

" Sen zar mı tutuyorsun kızım" dedim şakayla karışık.

" Çamur atmayalım lütfen " diye dalga geçse de beni yeniyordu. Pek iyi bilmediğim için kazanmıştı zaten. Çok ta aldırış etmedim. Güzel bir lokanta belirlemişti kendine. Oraya gideceğiz dedi. Ne yapacağımı bilemedim. İstediği lokanta pahalıydı. Alkollü bir mekandı. Çaktırmadan lavaboya giderek Emrahı aradım:

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now