27. Bölüm Zeliha Abla!

4K 162 619
                                    

          Eczaneden çıkıp direk eve doğru yollandım. Çarşıdan geçerken her zaman sigara aldığım büfeden sigaramı alıp bir tane yaktım. Sigara ile aramdaki muhabbet ayrı. Bir o yanımda her zaman. O da param kadar yanımda aslında da neyse. Eve yaklaşırken attım yarım sigarayı. Pederle tekrar münakaşa yaşamak ve olmayan keyfimi bozmak istemedim. Bizim evin önü bayram yeri. Çocuklar doluşmuşlar, bir sürü araba var. Belli ki ev kalabalık. Kendimi hazırlayarak girdim eve ama istemeyerek , bir fırsatım olsa kaçar giderim.  Anahtarımla açtım kapıyı bu defa.  Belli ev kalabalık sorun olacak bir durum yok. O kadar olmuşum ki. Babam bir şey diyecek ve beni tersleyecek diye it gibi tırsıyorum. O bir yana bir de Sude hanım var. Onun o suratını dökmesi yok mu. Babamın beni dövmesi ondan daha iyi emin olun. Eve girdiğim an içerideki manzara, bir sürü insan kimini tanıyorum kimini tanımak bir yana hiç görmedim.

          Hemen odama yani şimdi Aybüke'ye ait olan odaya gittim. Çantamı bıraktım. Baş sağlığına gelmişlerdi. Bizde adettir misafire hoş geldin denir ve eli öpülür. Odamdan çıkıp hoş geldin diye diğer odaya gittiğimde şok olmuştum. Karşımda yıllar önce ben köydeyken bana bakan abla vardı. Mecburen annesine hoş geldiniz diyerek elini öptüm. Abla sen de hoş geldin dedim.

" A Mustafa kocaman olmuşsun ne kadar da büyümşsün " dedi. Çok samimiyetsizdi. Ama tebessüm etmek zorunda kaldım. neden gelmişlerdi ki . Ben o kötü anıları unutmaya çalışırken , unutmaya çalıştığım bütün anılar tüm gerçekliğiyle karşımdaydı. O değil miydi benim böyle kızlardan kadınlardan geri durmamın nedeni, içime kapanık bir çekingen oluşumun nedeni. Yıllar sonra bundan sıyrılmaya çalışıp sıyrılamamışken neden geldi, neden tekrar canlandırdı bu anıları. " Ha bu arada" dedi " buralardayım artık" annenden de aldım telefonunu haberleşiriz" . Sinirden ne diyeceğimi bilemedim. Şekilden şekilde girerek " Tamam abla " diyebildim sadece. Sonra babama doğru yürüdüm.

" Beni istemişsiniz"

" Baba da mı diyemiyorsun artık lan. Ben seninle görüşeceğim şu işler bir aradan çıksın. Evi terk etmek neymiş. Bana bana dememek. Hepsini halledeceğiz. Merak etme Mustafa" gözleri dönmüştü birden sanki.

"Tamam siz nasıl isterseniz baba" dedim ve bana seslene biri var mı diye etrafta göz gezdirerek babamdan uzak bir nokta buldum ve o yöne ilerledim. Sırtımı duvara dayadım ve beklemeye başladım neyi benliyorum bilmeden. Bekliyordum öylece.

"Demek buradaydın" dedi bir kadın sesi işte bunu beklemiyordum. Tek beklemediğim buydu belki de. O benden bir kaç yaş büyük abla gelmişti. Şimdi oradan kaçmakta olmazdı.

" Abla nasılsın" dedim.

" İyiyim canım sen nasılsın, bir kayboldun gittin bir daha göremedim seni. Beni hatırladın mı"

          Nasıl hatırlamazdım ki. Daha ilk okul beşe giderken beni çay yaptım içer misin diye zorla eve götürüp kendini zorla ellettirip benim erkeklik organımla oynuyordu ona isim de vermişti "benim küçük aşkım" diyordu. Cinsellikten uzak duruşum da ondan dı belki de. Ben bunları düşünürken ona bakmasamda hissediyordum gözlerini üzerimde. Hani bakmasanız da bilirsiniz ya izlendiğinizi öyle .

" Benim küçük aşkım nasıl benden başkasını görmedi değil mi" utancımdan ne diyeceğimi bilemedim. Oradan kaçmalıyım ama nasıl diye düşünürken Aybüke'yi gördüm. Tam ona doğru gidecekken o yanımıza geldi.

" Abicim bu ablanın adı ne" adı batsın Zeliha idi. Zeliha benden önce davrandı iyi de etti

" Zeliha ben şirin şey, senin adın ne bakim"

" Aybüke ben abla "

" Ne güzel adın var" ikisi birbirine odaklanmışken kaçmanın bir yolunu aradım. O sırada Aybüke girdi koluma.

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now