4. Bölüm ilk Aşk

4.2K 224 79
                                    

Kış tatilinin ilk günü ve ben yine erken kalkıyorum. Babam başımda dikilmiş beni dürtüyor. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Bakkala gidip ekmek aldım babam çay demlemiş. Apar topar atıştırıp sofrayı topladım ve inşaata gittim. Yolda kendi kendime söylenip duruyorum " ulan herkes evinde uyuyor popolarında pirelerle bide bana bak " diye. Gidip hemen ziftin altına odun tahta parçası koydum. kibrit yok. Bakkala gittim kibrit alıp hemen yaktım babamı beklemeye başladım. Babam geldi ve bana:


- Bir teneke zifti çıkar salona ser ben başlangıcı yapıp gideceğim sen bugün bir salon birde büyük odanın parkesini döşe. Döşemeden de eve gelme, dedi.


Bende biraz heyecan biraz karamsarlıkla hızla zifti çıkardım yukarı. Babam parkeleri döşemeye başladı. iki sıra döşeme yaptı ve gitti. Ben salonun yarısının ziftini çektim tabi biraz pis çalışıyorum üstüm başım batarak. Ama sorun değildi iş elbisesi sonuçta. Sonunda salonun parkesini döşemiştim ama saat akşama yaklaştı. Büyük odanın başlangıcını yapıp zifti tüm odaya çektim. Bir taraftan zift taşı bir taraftan parke taşı bir taraftan da döşeme yap. Baştan kolay gelse de yetiştiremeyeceğim belliydi. Ben hızlı hızlı parke döşemeye devam ederken ensemde bir acı hissettim. Babam sessizce gelip tokat atmıştı. Nedeni bitirememiş olmam. Bana :


- Bu oda bitene kadar buradasın. Bitirince gelirsin eve.


- Tamam devam ediyorum zaten.


- Bana cevap verme işini yap.


- Benim işim... Sustum


Zaten babamda gitmişti çoktan. Neşesi yerindeydi tabi. Ben saat kaç oldu bilmiyorum seyyar ışıkta devam ettim. Üzerimi değiştirirken kollarım boynum bacaklarım sırtım her yerim ağrıyordu. Seyyarın fişini çektim kapkaranlık. Ben karanlıktan korkuyorum. Bekledim biraz öylece. Sonra ayışığı biraz aydınlattıktan sonra temkinli adımlarla indim katları tek tek. En ufal bi ses duysam ensem buz gibi oluyor hissi. Aşağı indiğimde yarın için hazırlık yaptım tahta parçalarını hazırladım karanlıkta. Sonra yavaş yavaş yürüdüm ıssız sokaklarda. Hava soğuk kimse yok dışarıda o kadar geç olmuş. Sokak lambasına bakıyorum bir kristal parlıyor. Bir tane daha. Kar yağmaya başlıyor ve ilk ben görüyorum diye düşünüyorum. Çok seviniyorum. Her şeyi unuttum. Ne anasızlık ne kadersizlik. Ne yorgunluk var. Sanki o yağan kar kristalleri kalbimdeki tüm acıları silip alıyor benden. Ellerimi açıyorum ellerimin içine düşsün bir tane diye. Sonra artıyor kar kafamı kaldırıp ağzımı açıyorum. dilimi dışarı çıkarıp dilimle kar yakalıyorum. Serin farklı bir tat. Sonra Babam geliyor aklıma geç kalırsam gecem zehir. Zaten geç kaldım kalacağım kadar. Sessizce eve giriyorum babam televizyon karşısında uyumuş. Hemen gidip yatıyorum.

Sabah yine kalkıp işe gidiyorum yine aynı yine koşuşturmaca ve karşılığında hep azar itilip kakılma. zoruma gidiyor hep bu benim babam diyorum. Çevreme bakıyorum herkes mutlu babalar çocuklarını koruyup kollarken benim babam beni eziyor. Bir an önce gelsin ikinci yarı okullar açılsın artık.

Yarın okullar açılacak. O kadar seviniyorum ki anlatamam. Okul kıyafetlerimi ütülüyorum. Çantamı hazırladım. Defterimin biri bitmiş ama babama söylemeye çekiniyorum. diğer kitap ve defterleri yerleştiriyorum çantama. Çantamın kenarı hafif yırtık ama bir şey olmaz işimi görür. Görür görmesine de biri orayı görür de utanırım diye de içerliyorum.

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now