6• Blue Gazes

151 27 80
                                    

"Seni çok seviyorum."

Genç bir kadının heyecanlı seslenişine döndüğümde onu görmüş olmama şaşırarak bir süre şaşkınca bana baktı. Gülümseyerek yanına gittim ve elimi uzattım. Şaşkınlığını atlatıp yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdiğinde uzattığım eli sıkmıştı.

"Nasılsın?" dedim neşeyle. Bir süre kekeleyerek çıkan sesi sonlara doğru normale dönmüş, sakinleşmişti.

"Üzgünüm, fazla tepki veriyor olabilirim. Ama sizi çok seviyorum ve bir anda karşımda görünce heyecanlandım. Kusuruma bakmayın, olur mu?" dediğinde içten bir şekilde gülümsedim.

"Asla sorun değil." dediğimde bir süre ceplerini ve omzundaki çantayı karıştırdı. Çantasından tahta kalemine benzer bir kalem çıkarmıştı ama yine de karıştırmaya devam etti. Anlaşılan imza atmam için kağıt ya da onun yerine kullanılabilecek bir şey arıyordu ama bulamamıştı.

Gergin bir gülümseme ile bana baktığında elimdeki kese kağıdının konmuş olduğu poşeti araladım ve iki adet çekirdekli simit için ödediğim paranın fişini çıkardım.

"Bu olsa, olur mu?" dediğimde karşımdaki genç kadın kıkırdamış ve hevesle başını sallamıştı.

Ona küçük bir not yazıp altına imzamı iliştirdim. Ben bunları yaparken o da heyecanla ileri geri sallanıyor ve kıvırcık saçlarını geriye atıp duruyordu. Ona sıcak bir gülümseme ile bakıp imzaladığım fırın fişini uzattım.

"Kendine dikkat et Isola." dediğimde konuşmamızın en başında titrek bir sesle söylediği adını hâlâ hatırlıyor oluşum -ki teknik olarak henüz iki dakika olmuştu- onu gülümsetmişti.

"Sen de Harry. Seni çok seviyoruz."

Fırından çıktığımda yolun karşısında beni fark edip çekinerek yanıma gelmeye çalışan ve en sonunda beni sevdiğini seslenerek bu sabaha sanki mümkünmüş gibi daha mutlu başlamama sebep olan genç kadına bir kez daha gülümsedim ve el sallayarak yanından ayrıldım.

Jeff ve Tyler gecenin bir vakti uyanmış ve tabii, bizi de uyandırmaktan çekinmemişlerdi. Sonrasında birkaç saat daha uyumuş ve en sonunda Kid kendilerine gelen Jeff ve Tyler'ı da alıp evden ayrılmıştı. Onlar çıktıktan sonra hızlıca hazırlanıp dün gece planlamış olduğum gibi fırından çekirdekli simitleri almış ve sabah güneşinin cılız sıcaklığı eşliğinde evime yürümeye başlamıştım.

Elimde boş bir yemek kabı vardı ve onun Lenora'ya geri dönmesi gerekiyordu. Tabii, ona yaptığım sandviçin aynısını yapıp bu kaba koyacak ve ona ulaştıracaktım. Henüz nasıl ulaştıracağımı pek bilmesem de bunu sonra düşünmeye karar verip anahtarı kapıdan çıkardım ve arkamdan kapatıp mutfağa ilerledim.

Gerekli malzemeleri çıkarıp eskisine göre daha fazla özenerek hazırladığım sandviçleri daha öncesinde yıkadığım kırmızı yemek kabına yerleştirdim. Menüyü tam anlamıyla bitirmek için limonataya ihtiyacımız vardı ama evde yoktu. Onu da yol üzerinde alabileceğime karar vererek masanın üzerine koyduğum telefonumu aldım.

Aynı mesaj kutusuna girdiğimde bir süre yazmış ve silmiştim. Tam olarak ne diyeceğime bir türlü karar veremesem de en sonunda düşünmekten sıkılmış ve hızlıca yazdığım mesajı göndermiştim.

-Selam, biliyorsun, yemek kabın bende. Eğer müsaitsen bugün sana getirmek istiyorum.

Sandviç olayını yazmamıştım. Yemekler aramızda komik bir olay hâline gelmeye başlamıştı. Bir süre beklesem de bir yanıt gelmeyince sıkıntıyla nefesimi verdim.

Aradan geçen yarım saatin sonunda -ki bu süreyi Kid'in yolladığı saçma ama yine de komik olan videoları izleyerek geçirmiştim- yanıt gelmişti.

Daylight || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin