24• Known Answers

98 25 67
                                    

Mavi bakışlar beklentiyle bana bakmaya devam ederken dudaklarındaki tebessüm yerini koruyordu. Karavanı yolun kenarına doğru sürmeye başladığımda yüzümde çocukça bir gülümseme olduğunu anlamak da zor değildi.

Ona karşı olan duygularımı kendime itiraf etmeyi başardığım andan beri aklımda dönüp duran tüm o sorgular şimdi cevabını bulmuştu. Sadece kısa bir cümle, mavi bakışlar ve tatlı bir tebessüm beni tüm bu düşüncelerden çekmiş ve yeni bir adıma taşımıştı. Birlikte geçireceğimiz her anın bizi geri dönemeyeceğimiz o yolda daha da ileri taşıyacağını biliyor olsam da şu anki heyecanım ifade edilemezdi. Karavanı yolun kenarına çektiğimde Lenora'ya döndüm yeniden. Bakışları hâlâ üzerimdeydi. Dudaklarında çekingen ama sıcak bir gülümseme vardı. Güneşin hafif cılız ışıkları yüzüne düşerken bir sanat galerisinin en değerli parçası gibi görünüyordu. Sanki evren de onun özel olduğunu biliyormuş gibi, basit bir günışığı bile onu spot ışığı gibi aydınlatmayı başarıyordu.

Ona olan bakışlarım devam ederken yüzümdeki gerginliğin tek sebebinin kocaman bir gülümseme olduğunun da farkındaydım. Bu, Lenora'nın sevimli kıkırtısının etrafa yayılmasına neden olurken derin bir nefes aldım. "Lenora." dedim normalden daha kısık çıkan sesimle. "Evet." dedi omuz silker gibi. Bakışları büyük bir ilgi ile yüzümü geziyor ve birkaç saniyeliğine dudaklarımda takılı kalıp yeniden gözlerime ulaşıyordu. "Bunu biliyor olmalıydın." dedi fısıltıyla. Dudaklarım yukarı kıvrılırken hm sesi döküldü dudaklarımdan. "Biliyor muydum?" dedim, sorar gibi. Lenora buna karşılık dudaklarını büzüp düşünür gibi yaparken dudaklarına odaklanmaktan kendimi alamamıştım. Beni etkisi altına almayı bu kadar çabuk başarması haksızlıktı.

"Genelde etkilenmediğim, sevmediğim ya da en azından hoşlanmadığım kimseyi öpmem." dediğinde dudaklarında oluşan muzip sırıtmaya bakıp gülümsedim. "Ya da güvenmediğim, bir şeyler hissetmediğim biri ile tatile de çıkmam. Onun evinde kalmam, karavanıyla gezintiye çıkmam." dedi kısık bir sesle devam ederken. "Kimsenin gülümsemesine kilitlenmem, bakışları beni bulduğunda heyecanlanmam, kimsenin gerçek dışı olduğunu, varlığının mümkün olamayacak kadar hoş olduğunu da hissetmem. Eğer-" dediğinde sustu. Ben ise bir çeşit hipnoz altındaymışım gibi onu dinlemek, konuşurken nazikçe hareket eden dudaklarını izlemek, yüzümü dikkatle tarayan mavilere bakmak dışında bir şey yapmaktan çok uzaktım. İlk defa, tanıştığımız andan yaşadığımız en küçük detaylara kadar geçirdiğimiz tüm bu zaman içinde ilk defa, bu kadar netti. Cümlesini devam ettirmesini bekleyerek onu izlemeye devam ettiğimde gülümsedi. "Eğer aşık değilsem."

"Bunu biliyordun." dedi tekrardan. Kafamı sallayarak beklediği onayı ona verdiğimde sevimli bir kıkırtı kaçtı dudaklarından. "Sana karşı içimde büyüyen bir sevgi var, dediğimde işlerin bu noktaya geleceğini bilseydim cümlelerimi daha güzel seçmeye çalışırdım." dediğinde sustum. "Bunu sadece bir sevgi olarak nitelendirmem de, hislerimin yalnızca büyüyor olduğunu söylemem de eksikti. Tüm bu eksiklerin içinde nasıl oldu da sen hep daha fazlasını yapmayı başarabildin?" dediğinde kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Anlatmak istediğini doğru anlayıp anlamadığımı sorgularken yeniden omuz silkti. "Attığın hiçbir adıma hak ettiğin karşılığı verememiş gibi hissediyorum." dediğinde onaylamaz bir şekilde başımı iki yana salladım.

"Biliyordum." dedim söylediklerini reddedercesine. "Lenora, kendine haksızlık ediyorsun. Çok büyük adımlara ihtiyacımız yoktu. Bazen bir gülümsemen ile bana görmek istediğim her şeyi gösterebiliyordun. Ya da beklenmedik kısa bir cümle ile. Bilemiyorum, bazen bakışların bile birkaç saniyeliğine üzerimde yoğunlaştığında bir şekilde anlamak istediğim her şeyi anlatabiliyordun." dediğimde gülümsemiş ve hafifçe dolan mavilerini yalnızca gözlerime odaklamıştı. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" diye sorduğunda kıkırdadım. "Bana inanmıyor musun?" diye sordum ortamı yumuşatmak ve sıkıntısını azaltmak adına. Kıkırdasa da gözleri mümkünmüş gibi daha fazla dolmuştu. "Hey." dedim gülümsemeye devam ederken. "Neden ağlıyorsun?" dediğimde kıkırdadı ve gözlerini kırpıştırdı. "Ağlamıyorum. Yani, evet, ağlıyorum. Ama üzgün değilim. Mutluyum. Niye ağlıyorum?" diyerek kendi kendine soru sorarak bitirdiği cümlesine kahkaha atarken o da gülmeye başlamıştı.

Daylight || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin