30• "Come on, Harry."

89 26 39
                                    

Kalemle tuttuğum ritim salonun içinde dağılırken elimdeki defteri kucağıma çektim ve yazmaya başlayabileceğim bir yer aradım. Los Angeles'a dönüşümüzün ilk gününün öğlen saatlerindeydik. Lenora, annesini ve babasını görmek için restorana gitmişti. Geldiğimi çocuklara haber verdiğimde bu akşam buluşmak için plan yapmıştık ve kendimi, sayfaları dolmaya devam eden defterimle birlikte Los Angeles'ın güneş ışınlarının süslediği salonumda bulmuştum.

Kafamda dönüp duran bir melodi vardı. Belki de bu hisse 'melodi' demek kötü bir tercihti, daha çok, bir atmosfer vardı içimde, beni de etkisi altına alan. Çok sevdiğin biriyle vakit geçirdiğin ve sadece o anlığına, bu dünyaya dair hiçbir şeyi sorun etmediğin o nadir anların süslediği bir atmosfer, bir şekilde, zihnimde dönüp duran bir melodi hâline gelmiş ve şarkı sözlerine karışmayı beklemeye başlamıştı. Lenora'nın varlığının benim için bir ilham olduğunu anlayalı oldukça uzun zaman oluyordu. Karavanda geçirdiğimiz anlar, o an göze çok çarpmasa da dönüp bakıldığında kendini hatırlatan detaylar, birlikte yazdığımız o sözlere karışıyor ve çoğalmak istiyordu.

Sürmeye devam edelim mi, diye sorardım.

Kalemi sanki kısıtlı zamanım varmış ve acele etmem gerekiyormuş gibi hızla hareket ettirdim. Boş sayfanın üzerindeki yerini alan kısa cümleye bakarken dudaklarımda sabırsız bir tebessüm şekillenir gibiydi. Bir şekilde, bu cümlenin içinde, insana huzur veren bir his saklı gibiydi. Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın yola devam etmek yalnızca nadir anlara özeldi. Yazdığım bu cümlenin altında kendimi o nadir anlardan birindeymişim gibi hissetmekten alamadım.

Siyah beyaz film. Kamera. Sarı güneş gözlükleri.

Lenora ile yazdığımız son söz de kağıttaki yerini aldığında bu sayfaya yazacak daha fazla şey olduğunu hissedebilmiştim. Yaptığımız karavan gezisinde yaşayabileceğimiz tüm talihsizliklere karşı gülüp yola devam edebilirdik. Bu, belki de karavan motorundan gelen endişe verici sesler olabilirdi, bir şarkı sözü olarak yazıldığında değişik bir hava katabilecek bir diş ağrısından bahsediyor olabilirdik ya da sadece kötü bir hamle olabilirdi. Karanlık bir hissin üzerimize çökmesine neden olabilecek her şeyi tutabilir, bulutları saklayabilir, karanlığı onlarla yıkabilirdik. "Tanrım, aptal." dedim kendi kendime, hafif bir tebessümle, düşüncelerime karşı. Yine de bunları kaleme almak güzel bir fikirdi.

Motorun sesiyle ilgili küçük bir endişe.

Karanlığı tuttuk ve bulutları sakladık.

Sürmeye devam edelim mi, diye sorardım.

Kısık sesli bir ritim eşliğinde tekrarladığım sözler gülmeme neden olmuştu. Kağıdın üzerinde yer alıp belli konumlara yerleşen cümlelere kısa bakışlar atıp yazmaya devam ettim. Kısa aralıklarla zihnime dolan anılar bu konuda bana yardımcı olurken yeniden soyutlanmış ve kağıt üzerinde oluşan evrenin melodisine ayak uydurmaya başlamıştım.

Kahve.

İki kişilik pankek.

Yazdıklarıma bakıp gülmeden edemedim. Kendi başlarına bir anlam ifade etmiyorlardı ama gözlerimizi kapatıp kendimizi melodiye bıraktığımızda hepimiz için farklı anlamlara, farklı anılara ait olacak kelimeler olduklarını, bir şekilde, anlayabilmiştim. Lenora'nın bizim için hazırladığı pankekler ve sürekli içtiğimiz kahveler beraberinde mavi bakışların süslediği nahif anları getirmiş ve etrafımı sarmalamıştı, yeniden. Şarkının gidişatına göre ekleyebileceğimiz farklı sözler için birkaç boşluk bırakırken boşluklardan birine kısa bir cümle iliştirmekten kendimi alamadım.

Seni hep seveceğim.

Şarkının zihnimdeki versiyonunu özetleyebilecek tek cümle gibiydi. Zihnimde dönen ve belli bir ritimle hayat bulan melodinin altında şekillenen sözler sadece tek bir anlama götürüyordu beni. Sözlerde de geçtiği gibi, çok fazla şey yaşanabilir ama günün sonunda bunların hepsini bir kenara bırakıp devam etmeyi teklif edeceğin nadir insanlar vardır, her birimizin hayatında. Birlikte geçirilen zamanın zihnimize farklı bir anlam ile kazıdığı küçük detaylardır belki de, bu hissi özel kılan. Dudaklarımdaki gülümseme büyürken yazdığım kelimelere baktım yeniden. Her kelimenin arasına saklanmış sıcak bir hisle kaplı mavi bakışlar da beni izliyor gibiydi. Aklıma dolan son anılar da şarkı sözlerine karışırken kalemim büyük bir hevesle sayfayı takip etti. İstediğimiz yere gitmemizi sağlayan bir pasaport gibi kullandığımız karavan yeni anılara ev sahibi olmakla kalmamıştı. Haberi olmadan onu öptüğüm her saniye ağır adımlarla gözlerimin önüne gelirken sadece birkaç dakikanın ardından kağıt neredeyse dolmuş, tamamlanmayı bekleyen bir şarkı hâlini almıştı.

Daylight || H.S.Where stories live. Discover now