16▪︎ Without You

115 24 88
                                    

LENORA

"Sen şaka yapıyor olmalısın. Aaron mutfağıma ne yaptın?"

Dehşet içinde ocağın tüm bölmelerinin yandığı, tüm baharatlıkların tezgahın üstüne döküldüğü, buzdolabındaki sebzelerin mutfak masasına dağılmış olduğu mutfağa bakarken Aaron doğramakta olduğu salatalıkları bırakıp masum bir ifade ile bana döndü.

"Hoşgeldin bal köpüğü."

Son ses müzik çalan telefonunu masanın üzerine gelişigüzel bir şekilde bırakmıştı. Dehşet içinde mutfağıma bakmayı bırakabildiğimde çalan şarkının Harry'ye ait olduğunu fark etmemle bakışlarımın aldığı hâl Aaron'a kahkaha attırırken gülmeden edemedim.

"Salaksın."

Aaron beni umursamadığını belli edercesine omuz silkip dil çıkardı. Jess, Aurora, Aaron ve ben bir süredir hep birlikte görüşemiyorduk. Aaron zamanının çoğunu klinikte geçirdiği için onu yalnızca klinikte olduğum zamanlarda görebilmiştim. Jess ve Aurora ise bu şansı da bulamamışlardı. Üniversiteden aldığım kabulü mesajla onlara bildirdiğim an çılgına dönmüşler ve mutlaka kutlamak için bir tarih ayarlamamız gerektiğini söylemişlerdi. Bugün de o gündü ve sadece markete gidip gelene kadar Aaron mutfağı bir savaş hâline sokmayı başarmıştı.

"Size de yaranılmıyor. Yemek yapıyorum." dedi Aaron mutfağa giren kızların kınayan bakışlarına karşılık. Bu hâline kıkırdayıp ne yapmaya çalıştığını anlamak adına yanına yaklaştım. "Tamam koca adam. Ne yapıyorsun peki?" diye sorduğumda keyifle güldü. "Fırında tavuk yapıyorum. Bak, sosu orada." dedi başıyla hemen sağımda kalan beyaz kase ve içindeki kırmızı sosu işaret ederken. "Makarna ve salata ile iyi gider diye düşündüm." dediğinde elimle omzunu patpatlayıp kıkırdadım.

"İyi fikir. Biz de yardım edelim." dediğimde kötü bir şey söylemişim gibi dehşet dolu bir ifadeyle bana bakıp başını iki yana salladı. "Hayır. Bugün bendensiniz."

"Kızlar, pizza söylüyorum." dedi Jess bıkkın bir sesle. "Tanrım, aç kalmak istemiyorum."

Aaron bize yandan bir bakış atıp eliyle bizi mutfaktan kovduğunda ne kadar inatçı olduğunu bildiğimiz için diretmeden salona geçtik. Kendimi koltuğa attığımda telefonumu alıp bildirim panelini kontrol ettim ve iç çektim. Bunu fark etmiş olmalı ki Aurora kıkırdayıp Jess'e döndü. "Birileri sevgilisinden mesaj bekliyor anlaşılan."

"Kızlar, o benim-" Jess yanağıma çok hafif bir tokat attığında göz devirdim. "Sus." dedi kibar bir sesle. "Bazen bu akılla nasıl buralara geldin merak ediyorum." diye devam ettiğinde sahte bir alınganlıkla ona baktım ama yine de gülmeden edememiştim. "Öpüştünüz, sürekli birliktesiniz. Ondan bahsederken gözlerinin içi parlıyor. O yüzden saçma sapan konuşma Lenora." dedi Aurora Jess'e destek olur gibi. Haklı olduklarını bilerek sustuğumda gururlu bakışlarla koltuğa iyice yerleştiler.

Onlara Harry'nin bana şarkısını dinlettiğini söylememiştim. Hâlâ bunun etkisinden çıktığım da söylenemezdi gerçi. Kulağa aslında basit bir şey gibi gelse de bu çok büyük bir güven gerektiriyordu. O, dünyaca ünlü bir müzisyendi ve neredeyse herkesin büyük bir merakla beklediği, şimdiden rekorlar kıracağı söylenen ve daha ortada hiçbir şey olmamasına rağmen yılın en büyük ödüllerine aday olması beklenen bir albüm çıkarmaya hazırlanıyordu. Ve bu albümün tamamlanan ilk şarkısını dinleme şansım olmuştu. Bu, çok büyük bir duyguydu. Benim için özel olan birinde özel bir yerimin olması kalbimi dolduruyordu.

"Aman Tanrım." dedi Jess çığlık atarak yerinden kalkarken. Ne yapmaya çalıştığını anlamak için ona döndüğümde salondaki vazoda yerini alan, Harry'nin dün sürpriz yaparak getirdiği papatyalara ve sarı güllere ilerlediğini görüp güldüm. "Harry mi gönderdi?" diye sordu hevesle. "Göndermedi. Getirdi." diye düzelttiğimde Jess ve Aurora aynı anda bir çığlık attı.

Daylight || H.S.حيث تعيش القصص. اكتشف الآن