18• Jonny's Place

90 25 101
                                    

"Bu çok güzeldi."

Lenora, birkaç dakikalık şokunu atlattıktan sonra ortaya küçük bir kıkırtı bırakmış ve ağzından çıkan ilk cümle bu olmuştu.

"Aklına bir anda gelen fikirler bile kulağa bu kadar güzel geliyorsa diğer şarkılar için hazır değilim sanırım." dedi şakacı bir tavırla. Onu tanıdığım bu süreçte hakkında fark ettiğim bir şey vardı. Bir durum, söz ya da davranış onu güzel anlamda etkilediğinde verdiği ilk tepkiler şakacı bir tavırla söyledikleri oluyordu. Sanki, onun üzerindeki etkimi bir anda belli etmemeye çalışır gibi davranıyor ama en sonunda bakışları duygusal bir hâl alıp şakacı tavrı yerini daha farklı bir Lenora'ya bırakıyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

"Harry." dedi tebessüm ederken. Bu, dudak bitimindeki çukurumsu yapıyı gözler önüne sererken anlık gelen bir dürtüyle tam o noktayı öpmek istedim. Bu düşüncem Gemma'yı anımsatmıştı. Yanağımın büyük bir bölümünü işgal eden gamzeyi bulmak için beni güldürür sonra da tam o noktadan öperdi. Sanırım İngiltere'ye henüz varmadan tanıdık duyguları hissetmeye başlamıştım.

"Yine, beni cümle kuramaz bir hâlde bırakıyorsun. Bu öyle güzel ki. Yani, konu sadece şarkılar değil." dedi duraksamadan önce. "Beni etkileyen şey o şarkılarda bana yer vermen. Seni tanıdığım kadarıyla sanatına değer veriyorsun ve bunu severek yapıyorsun. O yüzden bunun bir parçası olmak alışabildiğim ya da normalleştirebildiğim bir şey değil." dediğinde gülümsedim. Heyecanlı ses tonu ve hızlı hızlı kurduğu cümleler ile çok sevimli görünüyordu. "Sadece teşekkür edebiliyorum ama içinde daha fazla kelime saklı. Beni anlıyorsun, değil mi?" dediğinde kıkırdadım. "Tabii ki, Lenora."

Bir süre bir cevap vermeden beni izlemeye devam ettiğinde elimdeki defteri yeniden sırt çantamın içine attım ve yatağın yanındaki yerine tekrar koydum. Uzun yolculuğumuzun henüz sadece bir saatini geride bırakmıştık. Gece yarısına yaklaşıyorduk.

"Annem ve babama İngiltere'ye seninle geleceğimi söyledim." dedi, yerime yeniden geçerken. Kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda sırıttı. "Yani, sorguladılar tabii ki. Ama günün sonunda benim mutlu olduğum her şeyin destekçisi oluyorlar. Bayağı şanslı bir insanım anlayacağın." dediğinde güldüm. "Çok sevindim böyle olmasına." diyerek cevapladığımda o da kısık sesli bir teşekkür sunmuştu.

"İsmin." dedi aklına bir şey gelmiş gibi. "Dürüst olacağım, internette senin hakkında yazılan birkaç şey okumuş olabilirim." dediğinde alaylı bir gülüş kapladı yüzümü. "Birkaç şey?" dedim sorar gibi. "Tamam. Bayağı birkaç şey." diyerek düzelttiğinde gülümsemem bir kahkaha hâlini almıştı.

"İnsanlar senin isminin tam bir sahne ismi olduğunu düşünüyor. Gerçekten de öyle. 'Harry Styles' kulağa gerçekten de bir şarkıcı ismi gibi gelmiyor mu?" dediğinde neşeli bir kahkaha atmıştım. "Sanırım aileme bir teşekkür borçluyum." dediğimde güldü. "Gerçekten öylesin."

"Senin ismin?" diye sordum merakla. "Anlamı ne, nereden geliyor?" dediğimde dudaklarını anlatmaya hevesli olduğunu belli eden bir gülümseme kapladı.

"Soyadımdan geliyor aslında." Devam etmek için araladığı dudaklarını görevli hostesin kapıyı tıklatma sesi ile birbirine bastırmıştı. "Bay Styles, Bayan Lovelight." dedi kibar bir sesle, başıyla bize selam verirken. "İyi geceler dilerim, istediğiniz bir şey var mı? Her şey yolundadır umarım." dediğinde Lenora ile aynı anda gülümseyerek her şeyin yolunda olduğunu söylemiş ve teşekkürlerimizi iletmiştik. Bize sıcakkanlı bir gülümseme ile iyi geceler dileyen hostes çıkmadan önce boğazımı temizledim.

"Bundan sonrasında gelmek zorunda değilsiniz, ilginiz için teşekkür ederiz. Herhangi bir isteğimiz olduğunda-" dedim ve onlarla iletişim kurmak için bırakılmış telefonu işaret edip gülümsedim. "Sizi arayacağız."

Daylight || H.S.Where stories live. Discover now