9.) Neden Geriliyorsun?

604 85 18
                                    

Öğle saatlerine doğru Efkan'ın annesi Cemile hanım, tencereye koyduğu yemeği bir çarşafa sardığı gibi köyün meydanına doğru yol aldı. Kendisi Samet'in teyzesi sayılırdı. Çünkü, Samet'in annesinin teyzesinin kızı ve en yakın arkadaşıydı.

Birkaç dakika sonra meydanda gözüktüğünde Osman Cemile teyzesini görür görmez, elini Efkan'ın koluna vurup annesi gösterdi

"Efkan, git annenin elinden yemeği al aslanım" diye emir kipiyle konuştuğunda, Efkan kafasını sallayarak evden getirdiği tabureden kalktı. Annesine doğru yürüdü.

Samet ise kendine gelmiş bedeniyle biraz daha iyi hissediyordu kendini. Öğleye kadar iki tane kazan ve üç tane de tencere satmışlardı. Şimdilik satış anlamında herşey iyi gidiyordu. Efkan annesi ile yanlarına yetiştiğinde Samet ayağa kalkarak teyzesinin elini öpüverdi.

"Kurban olurum sana Samet'im" diyen Cemile hanım bir süre sonra, kumralın durumundan bir terslik farkederek Samet'in gözünün içine baktı.

"Samet! oğlum sen hasta mısın? Betin benzin atmış sanki" elini kaldırarak kumralın alnına koydu. Fakat tuhaf bir durum da gözükmüyordu. Şaşırdı.

Samet tebessüm ederek "Yok teyzem. Hava soğuk ya ondandır" dedi.

Cemile hanım, Samet'in alçakgönlünü bildiğinden başını esmer adama çevirdi. "Osman, oğlum doğru mu diyor?" emin olmak istiyordu

Osman fire vermeden başını iki yana sallayıp dudağını oynattı "Birşey yok abla. Bir terslik hissetseydim bizzat eve götürürdüm" diye geçiştirdi.

Cemile hanım ise "Öyle olsun!" dedi ve daha da üzerinde durmadan onların bir metre ilerisinde sofrayı kurdu. Dün gece kestiği tavuğun yarısını pişirerek suyundan da pilav yapmıştı. Oğluna ne kadar düşkünse Samet'e de bir o kadar düşkündü. Emine bacısıyla kuzen olmanın dışında kardeş gibilerdi.

"Haydi size afiyet olsun. Yemeği soğutmadan yiyin gençler"

Ardından oğlu Efkan'a dönüp "Yedikten sonra boş tabakları getirirsin oğlum" diyerek tekrar Samet'in yanaklarından öperek evine doğru yürüdü.

Cemile hanım gittikten sonra, Osman kaşlarıyla sofrayı işaret etti. Cemile hanım dört tabağa etleri ayrı ayrı ayırmıştı. Ama Osman kumralının tabağına göz attığında etlerin azaldığını görünce kendi tabağındaki etleride onun tabağına yerleştirdi.

Samet itiraz etmeye yelteneceği sırada Osman'ın sert yüzüyle karşılaştı. Osman dudak buruşturup sessizce sus işareti yaparak, gözüyle önündeki tabağı gösterdi.
On beş dakika sonra yemeklerini yediklerinde, Osman sofrayı Efkan'a verdi. Bir an önce eve gitmesini ve bu soğukta daha fazla beklememesini söyleyerek gönderdi.

Aradan geçen saatlerin ardından güneş batmış, meydanda işi olanlar evlerine yavaş yavaş dağılmaya başlamışlardı. Osman da kazanları, diğer ıvır zıvırları at arabasına yerleştirip Samet ile beraber halasının evine doğru tek kelime etmeden yol aldılar. Halasının Nezif dışında birde on dokuz yaşında bir kızı daha vardı.

Halasının evine yetiştiklerinde Osman kumralına göz kırptı "E haydi, sen kapıyı çal. Nezif'e söyle de ahırın anahtarını getirsin" dedi.

Samet tebessüm ederek "Tamam"deyip kapıya doğru yürüdü. Kapının tokmağını hızlı olmayacak şekilde iki kere vurdu.

Kapı açıldığında Nezif tebessüm eden çehresiyle dışarıya ilk adımı atarak elindeki anahtarla arkadaşına göz kırptı ve ahıra doğru yürüdü. Kapıyı açtı. Osman abisiyle beraber küheylanı içeri soktular. Sonra çıkıp kapıyı iki kere kilitledi Nezif.

Kurtuluş Son    |BxB|Where stories live. Discover now