33. Vahşet!

231 56 23
                                    

Oy vermeyi
unutmayın canlar ✨

🍂🍂
🌼

Kahvehaneye doğru uzanan ve yer yer parlayan çamurlu yol, açılıp kapanan bulutlar ve hafif hafif çiseleyen yağmurda yürüyen ancak öfkeden bir boğayı andıran esmer adam, ulaşması gereken yere doğru ayaklarını ilerletiyordu.

Onun bu halini gören Ahmet bey'de esmer adamın peşinden gitmek zorunda kaldı. Herhangi yanlış bir ihtimale karşı engel olurum diyordu lakin yakınına da yaklaşmaya korkuyordu.

Sahi Reşit beyler neden ortalıkta gözükmüyordu ki? Tamam yağmur yağıyordu ama köy yerinde hep erken kalkılırdı. Erkekler ise evde herhangi bir işi yoksa yağmur dinlemez mutlaka kahvehanede soluğu alırlardı. Belki de Samet'e yaptıklarından dolayı pişman olmuşlardı. Yada Osman tehlikesine karşı gard alıyorlardı bu şekil...

Osman katil olmaya müsait adımlar ata ata yürürken ilk defa kendinden korkar oldu. Çünkü sorguya yer bırakmayacak tüfeği alınlarına çatacaktı. Yıllarca abi dediği, sohbet ettiği adam sevdiği adama olmadık işkencelerin fitilini ateşlemişti.

Üzerine yağmur yağarken ellerini ıslak saçlarına götürüp geriye attı. Kirpiklerinden yanaklarına doğru yağmur suları akarken, ağzından ölümün nefesini alıp veriyordu. Savaştan önce bir kan dökecekti. Yemin etmişti bir kere. Yemininden dönen namusuz olsun diye küfür de etmişti kendine.

Şuan yaptığı hiçbir hareket ona bağlı olarak gelişmiyordu. Bir ara arkadan adım seslerini işitince başını çevirme gereğinde dahi bulunmadı. Şuurunu kaybetmiş bir insan olarak birkaç adımda daha atarak ara sokaktan saptı ve bulduğu ilk kapıya gürültüyle tekmeyi savurdu.

Kapı açılmamıştı elbette. "REŞİT ÇIK ULAN DIŞARI!!" diye bağırıp yumruğunu kapıya vurdu art arda.

Osman'ın öfkeden zehir akıtan sesini duyan komşular ise bir solukta kendilerini yağan yağmurun altında buldular.

"REŞİT, ÇIK LAN DIŞARI!! SENİN BELANI SİKECEĞİM...SENİN DE SANA BU CESARETİ VERENLERİNDE GELMİŞİYLE GELECEĞİYLE OYNAMASAM NAMUSUZUM!" diyerek köylüye dönderdi heybetli görünüşünü.

Ağzından tükürük çıkartırcasına "SIRA SİZE DE GELECEK! SADECE BEKLEYİN!" kadınlar korkudan ellerini ağızlarına götürürken, erkekler belanın kendilerine bulaşacak olmasından tedirgin oldular.

Kapı açılmayınca Osman bir adım geriye giderek defalarca kez kapıya vurdu. Sinirden hırsı geçmiyordu. "ÇIK LAN!!" diye gürleyip belini bükerek kapının yanında duran taşı eline aldı ve kendisine bakanlara fırlattı. Kadınlar korkuyla içeriye koşarken Osman tekrar gürledi

"Oruspu çocukları!! Hepinizin geleceğiyle oynamazsam bende Bekir'in oğlu değilim" arkadan kendisine sarılan Ahmet abisini geriye iterek kendini ondan kurtardı. Şuan öfkesini sadece ona kusabilirdi.

Öfkeden tir tirdi. "Abi çocuğu ne hale getirmişler görmedin mi? Buna nasıl müsade ettin! Babası ailesini sana emanet etmemiş miydi?...Emanetine böyle mi sahip çıkıyorsun" diyerek kapıya son kez tekme atınca kapı dayanamayıp geriye savruldu ve Osman kanını donduran bir görüntü ile karşı karşıya kaldı.

Reşit beyin kafası, el ve ayak bilekleri kesilmiş bedeninin üzerine yerleştirilmişti. Eşi ve çocuklarının bedenleri ise kanlar içerisinde Reşit beyin yanına dizilmişlerdi. Her yer kuruyan kanlarla doluydu.

Osman'ın gözleri korkuyla büyürken ağzından inler gibi bir ses çıktı. Elleri ondan habersiz ağzına giderken, Ahmet bey de dahil köylü Osman'ın neden birden sarardığını merak ettiler. Ve bir avazda kapıya vardılar. Birde ne görsünler; yıllarca birbirlerine yemek verip, yemek alan aile komple katledilmişti.

Kurtuluş Son    |BxB|Where stories live. Discover now