37. İlk Kurşun

157 38 27
                                    

Vote atmayı unutmayın 🌼

🍂

Cuma günü...Saat 12:00

Saat öğle on iki yaklaşırken caminin etrafını saran Ermeni ve Fransız askerler ibadetini yerine getirmek isteyen insanlara küçümseyici bakışlar atarak hakaretlerde bulunuyorlardı. İslam diniyle alay ediyorlardı. Ayrıca çoğunun elinde içki şişesi var olup halkın öfkesini iyice kızıştırıyor ve tahammül edilmeyecek görüntü veriyordu mücadeleyi başlatacak olan yiğitlere...

İçki şişeleri ise bizzat Charles tarafından ikram edilmişti. Sebepler çoktu. Fakat en önemli sebep ise buradan çekip gidince arkasından gelecek olan bir yük gelsin istemiyordu. Bu yük ise bizzat abisi Saco'nun ta kendisiydi. Ondan kurtulmak onun yerine geçmekti niyeti... Ayrıca bugüne kadar kendisini hor gören ve imparatorluk kurdurtacak kadar zengin olan ailesinin başına geçmekti. Zenginliğin tek varisi olmak istiyordu. Daha doğrusu çocukluğunu yaşatamayan ailesinden bu şekil intikam almak istiyordu...

Ermeni askerlerden biri öne atılarak, birkaç adımda kendini caminin girişinde siper etti. Yaşlılar bu soğuk havaya rağmen, onların bu yaptıklarına anlam yüklerken yerlerinde titreyip kürklerine sarılmayı ihmal etmediler. Fakat arkadan gelen diğer askerler, maksat yıldırmak olsun diye kalın kürkleri yaşlılardan alarak sırtlarına attılar.

"Ohh! İçi de sıcacıkmış" deyip yaşlılardan en ufak bir tepki beklediler. En ufak bir tepkide yaşlı olduklarına bakmaksızın döverek yerde kalkamayacak hale getireceklerdi.

Kapının girişinde bekleyen Ermeni askeri ise çenesini dik tutarak "Elimi öpmeden camiye girmek yok!" kışkırtıcı bir ifadeyle bıyık altından diğer askerlere bakarak güldü.

Tam o esnada camii de oturan esmer adam, içeriye kimsenin girmediğini fark edince duasını hızlıca bitirip elini yüzüne sürerek ayağa kalktı ve heybetli bedeniyle kapıya doğru yürüdü. Ermeni askerin amcası bildikleri yaşlıları içeri almadığını fark edince koyulaşan mavileriyle "Ne oluyor lan burada?" diyerek bakışlarını kendinden hayli kısa olan askere dikti.

Sonra da başıyla diğerlerinin fark edemeyeceği bir şekilde sallayarak göz kırptı askere. Ermeni asker karşısında dikilen adama bakadururken, köyün imamı cuma hutbesini okudu. Askerlerin çoğu bir adım geriye kayarken, yaşlılar teker teker içeriye girdiler. Namazdan sonra da Osman'ı kelepçelemeyi akıllarına koydular. Osman gibi başı dik kimseyi barındırmak istemiyorlardı bu topraklarda. Birer tehdit olarak görüyorlardı kendilerine.

Osman herkesin içeriye girdiğinden emin olunca elini kapıya götürüp Ermeni askerin yüzüne sertçe kapatarak tekrar yerine doğru ilerleyip şüpheyle oturdu.

Köyün imamı Tayfun hutbe okumaya başladığı an, Osman saniye dahi kaybetmeden bir solukta kenara kayarak ayağa kalktı ve işaret parmağını dudağına götürdü. Sonra da İmamı göstererek herhangi bir açık vermemelerini istedi. Çünkü ayağının hemen altında silahlar gömülüydü. Ahmet bey, Efkan ve diğer gençler derhâl yanına gelerek esmer delilanlıya yardımcı oldular. Halı geriye çekilip silahlar kuyu olarak kullanılan yerden teker teker çıkartılırken sırayla herkese dağıtıldı.

İmam Tayfun ise hutbesini bitireceği esnada Osman biraz daha sürdürmesini emrederek kuyunun kapağını kapattı ve halıyla tekrar üzerine örttü. Herkes silahını eline alırken Osman herkese göz ucuyla baktı. İşte mücahid dedikleri bu olsa gerekti. Hem vatanlarını, hem namusları için mücadele eden herkeste tuhaf bir cesaret gördü. Osman memnun bir ifadeyle yerine geçerek tüfeğinin üzerine oturdu. Dakikalar sonra iki rekât namaz kılınırken Osman Tayfun'un yanına ilerledi.

Kurtuluş Son    |BxB|Where stories live. Discover now