28. Unutulmayan Hesap!

250 53 20
                                    

Oy atmayı  unutmayın canlar
Keyifli okumalar ❤️


🍂

Pencereden artık gözle görülür kar taneleri güne merhaba diyordu. Yılın ilk karıydı. Usul usul yere değiyor anında eriyorlardı. Çünkü en tepede güneş kendini henüz kaybettirmemişti. Samet ise dirseğini pencereye dayamış mesut günlerini düşünüyordu.

Hasret kalmıştı zehirsiz günlere. Babasının yaşadığı zamanlara, sevdiği adamla fırat nehrinde yüzdükleri anlar bir bir gözünün önünde bir tiyatro izlermiş gibi canlandı. Her anıya hayret ederek bir soluk bırakıyordu soyut havaya. 'Mutlu olduğum ne çok zaman varmış' diyordu içinden.

İki gündür köydeydi. Ama yağışlı havalar el vermediği için pek dışarı da çıkamıyordu. Annesiyle kardeşiyle tüm gününü geçiriyordu. Birazdan sevdiği gelirdi. Özlem boşluğunu onunla doldururdu.

Arkadan bir tıkırtı duyulunca düşüncelerinden sıyrılarak kendini döndermeden başını çevirdi. Annesi yorgun omuzlarına rağmen sobanın kapağını açmış, kül dolu kovayı götürüp evin arkasına dökecekti. Samet bir saniye kadar gözlerini yumdu ve açarak annesine doğru yürüdü. Kardeşi henüz uyanmamıştı.

"Ana dur kurban olayım napıyorsun. Ağır işlere karışma demedim ben sana. Sen geç otur. Ben hallederim" dedi ve eğilip annesinin elinden öptü. Emine hatun yazmasını başından düzelterek gülümsedi. Başını sallayıp oğlunun omzundan öpüverdi ve başını oraya yasladı. Kocasından sonra oğulları da elinden kayacak diye ödü kopuyordu Zaten çok özlüyordu kocasını. Çocukları üzülmesin diye ıssız gecelerde sessiz sessiz kendi kendine ağlardı hep. Özlem onun bedenini hınc etmişti.

Hayatı Emine hatuna daha da zorlaştırıyordu. Ama artık oğulları için kendine çok dikkat ediyordu. Oğlunun lafını ikiletmiyor, olabildiğince küçük oğluyla ilgileniyordu.

"Tamam yavrum. Hadi sen git dök. Bende kahvaltıyı hazırlayım" dedi. Samet iki saniye kadar düşünür gibi yapıp "Ana, Osman'da birazdan gelir. Ona göre hazırla kahvaltıyı" dedi çekinerek. Osman'ın yanına abi ekini kullanmadığı için bir an durulduysa da belli ettirmedi

Annesi bir müddet yüzüne baktığında gözlerini kaçırdı ve elindeki kovayla kendini dışarı attı. Dışarı çıktığı gibi hasret dolu bir nefes bıraktı ve bıraktığı nefesi gözle görülür bir şekilde önce beyaz bir dumanı andırır gibi oldu. Sonra da kendi kendine kayboldu. Dondurucu serin hava yüzünü okşayınca derin bir iç çekti ve gözlerini kapatarak huzurla gülümsedi.

Ayakları havaya kalkıp yere değince bir an başını ayaklarına indirdi ve ahıra doğru yürüdü. Ahırın arkasına geçip külü boşalttı. Geri geldi. Kapıyı açtı ve kendini içeri atıverdi.

Hava o kadar soğuktu ki Samet bir an yerinde titredi. Kahveleri yerde uzanan Küheylan'a değince gözünün önündeki perde kalktı ve babasının Küheylan'la ilgilenirken ki halini gördü. Çok geçmeden arkadan ahırın kapısı açıldı. Ağzı kulaklarında olan o musmutlu Samet babasına doğru yürüdü.

Babasına bir kova dolusu su getirmiş, Küheylan'a verecektiler. 'Aslan oğlum benim. Birgün Küheylan'ı sana emanet edeceğim. Sakın onu kimselere verme yavrum. O çok asil bir attır.'  diyordu. Fakat kendisi yıllarca küheylan'ı amcası Halil'e teslim etmek zorunda kalmıştı. Babasının sözünü tutamamıştı. Küheylan'a hergün onlarca yük bindirip Yukarı köye sürüyordu. Gece geç saatlerde yollara salıyordu

Aynı dakika babası ve Samet birden bire ortadan kayboldu. Çünkü arkadan kendisine sarılıp boynunu koklayan sevdiğine başını yasladı.

Sevdiğinden gelen "Yavrum burada niye durmuş Küheylan'a bakıyorsun?" Sorusuna karşı gözleri tekrardan Küheylan'a kaydı. Tıpkı babası gibi o da Küheylan'ı en güvendiği kişiye emanet edecekti bugün.

Kurtuluş Son    |BxB|Where stories live. Discover now