11.) Yılbaşı Yemeği

664 85 42
                                    

Medya: Samet

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: Samet


1 Ocak 1919

Urfa'da yılın en soğuk ayı baş göstermiş ve bir hafta içerisinde yarım metre kar yağmıştı. O yüzden soğuktan kimse burnunun ucunu dahi dışarı çıkartamıyordu. Arada bir jandarma komutanı Ali Saip bey köyleri dolaşarak, şimdilik herhangi bir problemin olmadığını söylüyor ve tekrar birliğine geri dönüyordu.

Köyün yaşlı, sözü geçenleri ise nöbet tutan korucuları iki kişiden dörde çıkarmışlardı. Yani dört genç köyün girişinde, diğer dördü de köyün çıkışını kontrol edecekti artık. Bu sadece Urfa için geçerli bir durum değildi elbette. Diğer çevre illerdeki çoğu köy bu uygulamaya geçmişti. Önümüzdeki hafta da köyün girişini korumak Samet ve diğer üç gence kalacaktı.

Şimdi ise Samet, bir bacağını kalçasının altına koymuş diğer bacağını da paralel uzatarak kardeşi Fırat ile beş taş oynuyordu.

Bundan yarım saat önce Fırat keyifsiz bir şekilde sıcak sobanın yanında bacaklarını bağdaş kurmuş, çenesini de yumruk yaptığı eline yaslatıp dalgın dalgın düşünüyordu.

Samet bu manzarayla karşılaşınca buruk bir gülümsemeyle evin arka tarafına gitmiş, beyaz karın içinde yuvarlak beş tane taş aramıştı. Taşları bulduğunda soğuktan kırmızıya çalan ellerine sıcak nefesini üfleyerek kendini eve zor attı.

Ardından ellerindeki taşlarla sobanın yanına gidip elini sıcak sobaya uzattı.

Birkaç dakika sonra da kardeşinin ısrarına dayanamamış, Fıratın karşısına geçerek sırayla oyun oynamaya başladılar. Aralarına bir iddia koymuştular. Kaybeden kişi kazanan kişiye şeker alacaktı. Çünkü Böyle daha keyifli oluyordu.

Küçük olan kumral, oyunu kaybedince buruşturduğu dudaklarıyla "Ama sen de hep hile yapıyorsun abi!" diye sitem etti. Küçük elleriyle yenildiği her oyunda yenilgilere doymuyor, abisini tekrar tekrar oynatmaya zorluyordu.

Samet alaylı bir sesle "Paşam senin ellerin küçük ben ne yapayım Allah Allah" diye konuştuğunda, Fırat bakışlarını önündeki taşlardan alıp abisine kaldırdı.

"Ellerim hiçte küçük değil bir kere hıııh!" diyerek kollarını birbirine bağladı ve somurtkan bir şekilde abisine bakmaya devam etti.

Samet daha fazla dayanamadı ve içten bir kahkaha patlattı. Fırat'ın omuzlarında tutup kendine çekti. Kardeşini gıdıklayarak alnına, yanağına boynuna uzun kokulu öpücükler kondurdu. Çok seviyordu çünkü.

Yeteri kadar güldüklerinde, aynı anda "Hooopp" diyerek sırtlarını arkalarındaki yastığa bırakıp yüzlerini yastığın üzerine gömdüler.

Fırat abisine daha çok yanaşıp küçük kollarını abisinin karnına sardı. Keyifli bir sesle "Abi, bana bir masal anlatsana. Babam sana anlatıyormuş ya, sende o masallardan bana anlat"

Kurtuluş Son    |BxB|Where stories live. Discover now